Cezaevlerindeki hükümlü ve tutuklu sayısının artışı bu halin istatistiksel sonucu.
Toplum içinde yaşanan şiddet olayları sadece ekonomik duruma bağlanamaz.
Haberleri izleyip, gazetelerden okuyup gelecek adına üzülmemek mümkün değil. Haber bültenlerini izleyip dehşete düşmeyen yok. Üstüste ölüm haberleri, sürekli kavga…
Tekrar öğretisine karşıyım.
Şiddet olaylarına karşı duyarsızlığa yol açıyor kimi yayınların tekrarı.
RTÜK Başkanı Sayın Ebubekir Şahin,
çocuklarda 'kötü dünya sendromu' denilen bir rahatsızlıktan bahsetti.
Vatan toprağı hepimizin yaşadığı büyük bir yuva. Geleceğe huzurlu, güvenli bir ülke bırakmak istiyorsak, bugün gördüğümüz meseleyi büyümeden çözmeliyiz.
“Kardeşin kardeşe kıydığı bir çağı”miras olarak bırakmak büyük hata olur.
Türk milletinin her ferdi ve devleti yöneten tüm yetkililer yapılması gereken neyse onu yapma sorumluluğu bilincindedir diye düşünüyorum.
Halkta sevgiyi, saygıyı, tahammülü, dayanışmayı, kardeşliği, huzuru kuracak adımlar atılacak ve önlemler alınacak.
Şiddete sıfır toleransla yaklaşmaktan başka alternatif yok.
Ülkemizin sokaklarını, caddelerini, hanelerini, işyerlerini güvenli hale getirmek başlıca görev.
Artık klişe sözler geçersiz, şablon ifadeler hükümsüz, vakit şiddetin kökünü kurutma vakti.
Ruh Sağlığı Yasa Teklifi’ni önemsiyoruz. Karısı kocasını, kocası karısını en ufak bir sinirle cezalandırıyor, “Yüksek sesle müzik dinledin” diye saldırılan var, kiracı ev sahibini, ev sahibi kiracısını… Tövbe, öldürülüp yol kenarına atılanların, parkta öldürülüp bırakılan çocukların, kadınların haberini okuduk, trafikte “yol verdin-vermedin” kavgasında öldürülen var, “Yan baktın” diye öldürülen var, kavgayı ayırırken öldürülen var, içki masasında kırk yıllık dostunu öldüren var… Ölüm, kavga, sapkınlık, uyuşturucu kullanımı, hırsızlık, dolandırıcılık. Neler neler. Maalesef toplumun negatif yöneliminde artış var…
Böyle bir toplumun ‘Ruh Sağlığı Yasa Teklifi’ne ihtiyacı ortada.
Toplumun huzura, güvene, dayanışmaya, kardeşlik bağlarını güçlendirmeye, ahlak yaşantısına büyük ihtiyacı var.
Devletin kendi alacağı önlemler var. Aile içi sevgiyi artırmak, suçları önlemede caydırıcı yasalar hazırlamak, işlediği suçun cezasını çekenleri topluma kazandırmak...
Sosyal buhranı tetikleyen ekonomik buhranı bitirmek ve Türkiye’deki mülteci yükünü hafifletmek de listede. Terörle mücadeledeki başarı ile birlikte bu iki konuda da bir ilerleme gerçekleştirilirse toplum daha rahat nefes alacak.
Anketlerde temel mesele olarak bu üç başlık öne çıkıyor halkımızın gündeminde.
Vatandaşın huzuru ve güveni üzerinde bir şey kabul edilemez. Toplum için değilse hukuk, niçin var diye soruyor yazarlar?
Cinnet halini azaltmak, suçluların benzeşmesini önlemek için hukukta köklü kararlar alıp, tavizsiz adımlar atılacaktır.
Çürüme durmalı. Gün geçtikçe artmamalı. Sosyal çürüme her yanda, her yerde felaket bir halde engellemez boyuta ulaşmamalı.
Buhran hali, sosyal çürümenin geldiği seviye çok ciddi tehlike sinyalleri veriyor.
Günden güne bu olaylar azalmıyor artıyorsa eğer bu gidişattan Türk milletinin her mensubu endişe duymalı. Gidişat gün geliyor herkesin canını acıtıyor.
Hherkes dur demeli. Ahlakı çok geniş bir hazine görerek, her davranışımızı onunla süslemeliyiz. Ahlaksızlık toplumun çürüme ve kokuşmasını artıracak, geride yaşanabilecek bir toplumun varlığını yok edebilecek.
Yüce Allah, insanı eşrefi mahlûkat yarattı. Yani varlıkların en şereflisi. En şerefli yaratılan varlığın davranışı da yaşantısı da elbette diğer canlılara göre farklı olmalı.
Korumadığımız kutsallarımız, yarın korunacak nesillerimizin imdadına yetişemeyecek. En büyük tehlike bu. Nesilleri kurtarmak için bugünden çürümeyi önlemek lazım.
Çürüyen toplumun önüne geçmek için;
Haramı /Helalden, Doğruyu/ Yanlıştan, İyiyi/ Kötüden, Vefayı /Nankörlükten, Haini/ Sadıktan, Temizi /Kirliden, İmanı/Kafirlikten, Çalışkanı/ Tembelden ayırmak şart.
Fazilet sahibi Türk milleti!
Bu girdabı sona erdirip Türk Ahlakı kodlarını geri açacaktır. Milletimiz Asildir.