Herbiri kadim medeniyetlerden damıtılan bilgi ve deneyimlerin saklandığı birer hazinedir. Dünyanın çeşitli yerlerinde bulunan yazma eser kütüphaneleri ise bu hazineleri muhafaza ederek gelecek nesillere aktarmakla görevli. Kahire'den Pekin'e, İstanbul'dan Londra'ya uzanan geniş bir coğrafyada, farklı medeniyetlere ait el yazmaları, tarihçilerin, dilbilimcilerin ve meraklıların ilgisini çekmektedir. Yale Üniversitesi bünyesinde hizmet veren Beinecke Nadir Kitaplar ve El Yazmaları Kütüphanesi de dünyanın en büyük ve en etkileyici el yazması koleksiyonlarından birine ev sahipliği yapıyor.
Beinecke Kütüphanesi'nde yer alan el yazması koleksiyonlar, kapsamı ve değeri bakımından oldukça çeşitli. Kutsal metinler, ilk basımlar, el yazmaları, haritalar ve daha birçok nadide eser, bu kütüphanenin raflarında sergilenmektedir. Özellikle Gutenberg İncili'nin tamamının burada bulunması, kütüphanenin önemini daha da artırmaktadır. Beinecke Kütüphanesi'ndeki koleksiyon, sadece Batı dünyasına ait eserlerden oluşmuyor. Kütüphanede, Osmanlı dönemine ait birçok değerli Türkçe el yazması da bulunuyor.
Peki, bu değerli eserler nasıl Amerika'nın bu köşesine ulaşmış? İlk olarak, Yale Üniversitesi’nde Arapça ve Sanskritçe dersleri veren Edward E. Salisbury, Avrupa seyahatleri sırasında topladığı yazmalarla Yale'de küçük bir İslamî yazmalar koleksiyonu oluşturmuş. Zamanla bağışlar ve satın almalar yoluyla büyüyen koleksiyon günümüzdeki haline ulaşmış. Beinecke'deki Türkçe yazmaların en önemli kısmı, Alman bir Yahudi olan Oskar Rescher'in koleksiyonundan geliyor. İslam'ı kabul ederek Osman Reşer adını alan Rescher, ömrünü İslamî bilimlere ve yazmalara adamış. 1959 yılından 1972’deki vefatına kadar Yale Üniversitesi kütüphanesine yazma eser sattığı biliniyor.
Yale Üniversitesi, 2019 yılında Beinecke'deki Türkçe yazmaları daha geniş kitlelere ulaştırmak için önemli bir adım atmış. "Osmanlı Tarihi ve Edebiyatında Okuma ve Araştırma" dersi kapsamında öğrenciler, bu değerli eserleri inceleme fırsatı bulmuşlar. Bu sayede, uzun yıllar boyunca raflarda bekleyen yazmalar, yeniden hayat bulmuş. Kütüphanedeki Türkçe yazmaların gün yüzüne çıkmasına öncülük eden Yale üniversitesi öğretim üyelerinden Özgen Felek, yazmaların kataloglanması sürecinin de devam ettiğini belirtiyor.
Beinecke Kütüphanesi, barındırdığı yazma eserler kadar eşsiz mimarisiyle de dikkat çekmektedir. Amerikalı mimar Gordon Bunshaft tarafından tasarlanan kütüphane binasının dış cephesi dev mermer bloklarla örülmüş. İnce kesilmiş mermerden yarı saydam bu bloklar, içerideki kitapları güneş ışığından korurken aynı zamanda doğal bir aydınlatma sağlıyor. Yapının mimarı günışığını iç mekâna sızdıran ince mermer kullanımını Dolmabahçe Sarayı hamamından ilham alarak tasarladığını Oral History of Gordon Bunshaft kitabında belirtiyor. Binanın merkezinde yer alan beş katlı cam kule, kütüphanenin en ilginç özelliklerinden biri. Tarihi kitaplardan oluşan bir anıt gibi yükselen bu kule, gün ışığını iç mekanlara dağıtarak kitapların korunmasına yardımcı olurken, aynı zamanda ziyaretçilere büyüleyici bir manzara sunuyor.
Kütüphanenin bir başka dikkat çeken yanı eserlere sağladığı ulaşım kolaylığı. Ülkemizdeki yazma eserlerin ancak dijital kopyaları araştırmacılara sunulurken, Beinecke kütüphanesinde eserlere dokunmak mümkün. 2005 senesinde Edward Forbes Smiley III adında bir harita tüccarının yazma eserlerden kestiği milyonlarca dolar değerindeki çizimleri çalması sonrasında güvenlik önlemleri artırılmış. Ancak hala isteyen araştırmacı tarihi yazma eserlere özel cam odalarda ve kameralar altında bizzat ulaşabiliyor. Bu sayede on dakika içerisinde kaydolduğum kütüphanenin Türkçe koleksiyonundan 500 yıllık bir esere kolaylıkla erişim sağlayabildim. Ayrıca Özgen Felek hocamızla bol minyatürlü bir Acaib’ül-Mahlükat nüshasını da inceleme fırsatı buldum.
Yale Üniversitesi Beinecke Nadir Kitaplar ve El Yazmaları Kütüphanesi hem mimari yapısı hem de içinde barındırdığı eşsiz koleksiyonuyla dünyanın en önemli kültürel merkezlerinden birisi. Bu kütüphane, insanlığın ortak mirası olan el yazmalarını ve nadir kitapları büyük bir titizlikle muhafaza ederken dünyanın dört bir yanındaki yazma eser kütüphanelerine de ilham olmaktadır.