Amel imanın ayrılmaz parçası değildir

Abone Ol

Ehl-i sünnet bilginlerine göre amel, imanın parçası, rüknü ve olmazsa olmaz unsuru değildir. Bu sebeple bütün dini esasları kalpten benimsemiş fakat çeşitli sebeplerle buyrukları yerine getirmemiş veya yasakları çiğnemiş olan kimse, işlediği günahı helâl saymadığı müddetçe mümin sayılır. Çünkü:

a) Kur ân-ı Kerim de 'İman edenler ve sâlih amel işleyenler...' diye başlayan pek çok âyet vardır (el-Bakara 2/277 Y&ucirc nus 10/9 H&ucirc d 11/23). Bu âyetlerde iman edenlerle sâlih amel işleyenler ayrı ayrı zikredilmiştir. Eğer amel imanın bir parçası olsaydı, 'iman edenler' denildikten sonra bir de 'salih amel işleyenler' denmesine gerek olmazdı.

b) Bazı ayetlerde iman, amelin geçerli olabilmesi için şart kılınmıştır. Meselâ: 'Her kim mümin olarak iyi işler yaparsa, artık o, ne zulümden ne de hakkının çiğnenmesinden korkar' (Tâhâ 20/112) buyurulmuştur. Eğer iman ile amel aynı şey veya amel imanın parçası olsaydı, o zaman ayrı ayrı zikredilmezdi ve iman, amelin geçerli olmasının şartı sayılmazdı.

c) Bazı ayetlerde de büyük günahın imanla birlikte bulunabileceği ifade edilmiştir. Bunlardan birinde: 'Eğer müminlerden iki grup birbirleriyle vuruşurlarsa aralarını düzeltin...' (el-Hucurât 49/9 ayrıca bk. el-Bakara 2/178 etTahr&icirc m 66/8) denilmiş, büyük günah sayılan öldürme fiilini işleyerek ameli terk eden kişilerden 'müminler' diye söz edilmiştir.

d) Peygamber Efendimiz döneminden itibaren büyük din bilginleri, kalbinde imanı bulunduğu ve bunu diliyle söylediği halde dinin emrettiği amelleri işlemeyen veya bazı yasakları çiğneyen kimseleri &ndash yaptıklarını helâl ve meşr&ucirc görmedikleri sürece&ndash mümin saymışlar, ancak bu kimselerin günahkâr mümin olduklarını ifade etmişlerdir. Bu, Ehl-i sünnet âlimlerinin ortak görüşüdür.

Hayırlı ve sağlıklı günler;