'Türkiye Yükseköğretim Alanının Yeniden Yapılandırılması Çalıştayı' SonuçRaporu yayımlandı.  
Rapordan: 
1/ Akademik özgürlük ve kurumsal özerkliğin şart olduğu, 
2/ Yükseköğretim sistemindeki krizi aşmak için yeni bir çerçeve yasaya ihtiyaçduyulduğu,
3/  Katılımcı akademik yönetim, kalite güvencesi, akademik etik ve ortak değerlerin korunmasının gerekli olduğu, 
4/ YÖK`ün kaldırılarak yerine 'icra yetkisi' olmayan özerk bir 'koordinasyon kurulu' kurulması gerektiği belirtildi. 
AY: İcra yetkisi olmayan Koordinasyon Kurulu? İlginç; Bu kurul ne yapacak? Yaptırımı ne olacak? Yaptırımı büyük olduğu halde şimdiki YÖK bile olumsuzluklarla, mobbinglerle, usulsüzlüklerle v.b. baş edemiyor. Günümüzde altılı masanın açıkladığı 'bizim seçeceğimiz Cumhurbaşkanı sembolik olacak, yetkisi olmayacak' gibi bir düşünce mi? Özellikle bizim insanımızın, görev aldığında nasıl şekil değiştirdiğini çok iyi biliyoruz.  Gerçekleşmeyecek bir temenni..
Rapordan: Ü niversitenin ve mensuplarının akademik özgürlüklerinin teminatı özerk üniversite olarak belirtiliyor. Özerkliğin üçtemel boyutu idari, mali ve akademik özerklik olarak sıralanırken, özerk üniversitenin şeffaf ve hesap verebilir olması için, katılımcı akademik yönetim, kalite güvencesi, akademik etik ve ortak değerlerin korunmasının gerekliliği vurgulanıyor. 
AY: 'Özerk üniversite tanımı çok kullanılıyor ve kulağa hoş geliyor. Devletten hiçbir maddi destek almadan kendi kendini yöneten bir üniversite mi? 
'Akademik  özerklik',  üniversitede  akademik unvana sahip tüm insanların baskı ve yönlendirme olmaksızın özgürce eğitim ve araştırma yapmaları` anlamına gelmektedir. Anayasamıza göre akademik  özerkliğin  sınırı ulusal savunma, güvenlik ve kamu düzenidir. Bu konuda, bildiğimiz kadarıyla eğitim ve araştırma konusunda, akademisyenlerimizi engelleyen bir durum söz konusu değildir. Baskı ve yönlendirme, kişilik bozukluğudur ve sistemle değil kişilerle ilgilidir. Bunun için de, disiplin kurallarını sıkı uygulayıp, işletmek, hata yapanı affetmemek yani yaptırım koymak yeterli olacaktır. Buradan kasıt üniversiteler devletin gözetimi ve denetimi altında' olmasın ise, kim, nasıl denetleyecektir? sorusuna cevap verilmelidir.
Yine özerkliği, 'üniversiteler, kendileri tarafından seçilen organları eliyle yönetilir' diye algılarsak &ndash ki Millet İttifakı`nın gündeminde vardır- bu da denenmiş, ama kamplaşmalardan bir türlü yol alınamamıştır. Elbette bunun da sebebi üst makama gelenlerin, idarecilik konusunda bilgi sahibi olmaması, kişiliklerini makama taşımalarıdır. Raporda bunun da karşılığı yoktur.
Rapordan: 'En değerli ortak akademik değer 'liyakat olarak' belirleniyor. Her başlık altında yasa yapıcılara yol göstermesi amacı ile somut öneriler yer alıyor.'
AY: Akademide liyakat ve ehliyet konusu, son yılların en büyük sorunu haline gelmiş durumda. Bu değerler akademinin canıdır, mutlaka korunmalıdır. 
Raporda öne çıkan başlıklar ise şöyle:
-Önerilen yeni çerçeve yasanın genel ilke ve hedefleri, laik, demokratik, eşitlikçi ve her türlü ayrımcılıktan uzak bir yapılanma özerk, tüzel kişiliğe sahip üniversite ve fakülte, meslektaşlar arası yatay karar alma süreçleri ve hesap verebilirlik, saydam bütçe olarak özetlendi.
- Ü niversite, toplum ve devlet tarafından, insanlığa yararlı bilginin üretimi ve yayılmasına katkıda bulunmak üzere kurulan ve amacı araştırma, nitelikli eğitim-öğretim ve topluma hizmet işlevleri ile yüksek nitelikte kamu yararı üreten bir kurum olarak tanımlandı.
- Rapor, devlet üniversiteleri ile kâr amacı gütmeyen vakıf üniversitelerini, gerektiği yerde ayırarak birlikte düşünürken, meslek yüksek okulları ve kâr amaçlı yükseköğretim kurumlarını kapsamı dışında bıraktı.
- Özellikle son aylarda kamuoyunu meşgul eden rektör belirleme ve atama konusunda geniş bir perspektif öneren raporda, rektör ve dekan belirlemenin, aralarında seçim de bulunan farklı süreçlerle yapılabileceği vurgulandı. Bu konuda özerk üniversitelerin kendi çıkaracakları yönetmelikler ile hareket edebileceği, önerilen katılımcı akademik yönetim ile rektörün yetki ve sorumluluklarının denge ve denetiminin mümkün olacağı belirtildi. 
- Raporda, YÖK kaldırılarak yerine icra yetkisi olmayan özerk bir koordinasyon kurulu kurulması önerildi. Misyon çeşitliliği çerçevesinde yeniden yapılandırılmış yeni bir üniversiteler arası kurul ve özerk kalite güvence ve akreditasyon kurulu da önerilen raporda, bu üçlü yapının eşgüdüm içinde Türkiye`nin özerk üniversitelerin önünü açarak yerel ve küresel rekabet edecek nesiller yetiştirmesinin mümkün olduğu vurgulandı.
Çalıştay sonuçraporu, 1 Aralık 2022`de TBMM`de grubu olan ve seçimlere girme hakkı elde etmiş siyasi partilere gönderildi ve gelen davet üzerine 5 Aralık`ta altı siyasi partinin ortak yükseköğretim komisyonuna sunularak görüş alındı. Kamuoyuyla paylaşılan rapor, web sitesi üzerinden öğretim elemanları ve ilgili sivil toplum kuruluşlarından görüş almak üzere paylaşılacaktır.