“Ağrı” kelimesinin başına bir “Ç” harfi eklediğimizde “Ç-ağrı” olur...
Bu absürt benzetmeyi niçin mi yapıyoruz?
Akılda kalması için...
Yani ağrı aslında vücudun çağrısıdır...
Vücudun beden dilidir...
Otomobillerde veya kimi elektronik eşyalarda bulunan ikaz lambaları gibidir...
Vücudun ikazı da ağrıdır...
Ağrı ile kıvranarak hastaneye gelen birçok hasta doktora yalvarır:
“Ne olursun bir şey yap da şu ağrıyı dindir önce!”
Doktor da der ki:
“Bu ağrı bizim teşhis koymamız için önemli bir yol haritasıdır.”
Ağrı çekmek zordur ama ağrının sebebini öğrenmeden ağrıyı dindirmeye kalkışmak hata olduğunda yanan ikaz lambasını hatayı gidermeden söndürmeye benzer...
Burada gerçek olan şey, ağrıyı anlamak ve ağrıdan yola çıkarak ağrının sebebini bulmak ve tedavi edilmesine yönelmektir.
Herkesin alerjisi kendine olduğu gibi herkesin ağrı eşiği ve ağrı çağrısı da kendine özeldir... Ağrı beyinde çözümlenen bir duygudur...
Örneğin migren ağrısı dediğimizde hepimiz baş ağrısı anlarız ama herkesin migren ağrısının sebebi bir değildir...
Birçok sebebi vardır... Hatta say say bitmez... Stres kaynaklı migren olabildiği gibi boyun kaynaklı migren de olabilir... Karaciğer kaynaklı migren olabildiği gibi hormon-troid kaynaklı migren de olabilir... Sindirim sistemi sebebiyle migren ağrısı olabildiği gibi nöropati sebebiyle de olabilir...
Migren ağrısının da birçok belirtisini söyler uzmanlar... Kimi insanda görme duyusunda kimi insanda işitme duyusunda yanılsamalar yapabilmektedir. Hatta vücudun kimi bölgelerinde uyuşmalara sebebiyet verebildiği gibi kiminde kulak çınlaması, kiminde karın şişliği, kiminde sık sık esneme, kiminde el ayaklarda üşüme, kiminde sık idrara çıkma, kiminde kalp ritminde artış, kiminde konuşmada zorlanma, kiminde baş dönmesi, kiminde iştahsızlık veya aşırı iştah olabilir...
Migren ağrısı vücudun bütün mekanizmasını kilitleyebilir... Sindirim sistemini kilitlediğinde kabız olunur veya etki tepki sebebiyle ishal olunur... Mide bulantısı yaşanabilir... Kusmalara şahit olunabilir... Sinir sistemini kilitleyebilir vücut en ufak bir gürültü duymak istemeyebilir... Eliniz ayağınız sızım sızım sızlayabilir... Kişi her şeye karşı aşırı hassas olabilmektedir...
Yani migren tuttuğu zaman vücut sorunu çözemediğinde yaşanan ağrısı sebebiyle beynin fonksiyonu da hayata ve olayları etkilendiği duruma bağlı olarak farklı algılamalara başlayabilir...
Çözüm bulamayınca da çaresizlik sebebiyle kapı kapı dolaşmaya başlanır...
Çünkü çekilmez ve dayanılmaz migren ağrısından kurtulmak için kim ne önerirse onu uygulamak ister hasta...
Üzücü olan bir duruma daha işaret etmek gerekirse...
Ağrısı geçmek bilmeyen nice hastanın teşhis ve tetkik için çektirdiği filmler, MR’lar röntgenler yaptırdığı tahliller ile gittiği her yerde aynı işlemlerin sil baştan yapılmaya çalışılmasıdır...
Bu durumda hasta iki kez yıkılır...
Birincisi, derdine çare olunamadığı için üzülür... Umudu boşa çıkmıştır... Yıkılır...
İkincisi her yeniden yapılan işlemde eziyeti, sıkıntısı acısı vb. bir yana bir de ekonomik boyutu ekstra sıkıntıdır...
Burada klinik bir tecrübeden söz edilmek istendiğinde akupunktur tedavisinin migren tedavisinde de hekime ve hastaya büyük avantaj sağladığı gerçeğidir...
Çünkü akupunktur vücuttaki bütün doku ve organların dengesini yerine getirmek üzere vücuda yapılan bir uyarı sistemidir.
Bu sistem vücudun yin-yang dengesini yerine getirmeye yöneliktir.
Bütün doku ve organların sağlıklı çalışmasına yönelik bir uyarıdır.
Bu sebeple migren rahatsızlığında da mevcut tedaviler arasında en sağlıklı yöntemlerden birisi akupunktur tedavi yöntemidir. Akupunktur tedavisinin bilinen hiçbir yan etkisi yoktur.
Sağlıklı günler.