Ekonomik, siyasal, teknik ve kültürel boyutlarıyla, gittikçe karmaşık bir yapı kazanan küreselleşme süreci, bütün kurum ve kuruluşları, yeniden yapılanmaya zorlamaktadır.
Eğitimde fırsat eşitliği sağlama, gelir dağılımındaki eşitsizlikleri giderme, küresel değerlerle yerel değerlerin, birbirini dışlamadan uyum ve düzen içinde öğretme yolunda, yeni stratejiler geliştirmede, üniversiteler gereken adımları atamamıştır. Bütün dünyada küreselleşme sürecinin, temellerini sarstığı kurum ve kuruluşların başında, üniversiteler gelmektedir. Üniversiteler küreselleşme sürecine ayak uydurmazlarsa, siyasal kuruluşlar küreselleşerek yeniden yapılanamazlar.
Küreselleşme ve eğitim bütün dünyada, tartışılan konuların başında gelmektedir. Eğitimin yönetim, denetim ve finansmanındaki son gelişmeler, Meksika’dan Malezya’ya, Norveç’ten Avusturalya’ya, Amerika’dan Polonya’ya kadar bütün dünyadan, eğitimcilerin ana araştırma konularını oluşturmaktadır. Araştırmalarda kuram ve uygulama el ele, birbirine yeni bakışlar kazandırarak, eğitim dünyasını zenginleşmektedirler.
Küreselleşen dünyada, bütün ülkelerdeki üniversiteler, yeni rakipleri olan, sürekli eğitim ve düşünce kuruluşlarının, büyük bir meydan okumasıyla karşı karşıya bulunmaktadırlar. Kesintisiz eğitim ve araştırma kuruluşları, esnek yapıları, kaynak sağlamadaki ustalıklarıyla, üniversiteleri zorlamaktadırlar. Ömür boyu eğitimin, büyük önem kazandığı küresel toplumda, kendilerini yenilemesini başaramayan üniversiteler, ağırlıklarını yitirmektedirler.
Hayat boyu eğitimin önem kazandığı bir dönemde, dünyadaki değişmelere ayak uyduramayan hantal üniversitelerin, uzun dönemde varlıklarını korumaları güçleşmektedir. Siyasal sınırların önemini, yitirdiği bir dünyada, ömür boyu eğitim, üniversitelerden daha çok, sayıları günden güne artan, sürekli eğitim kuruluşlarının işidir. Onlar küçük, ancak esnek yapılarıyla, ister kuramsal, isterse uygulamalı olsun, eğitime üniversitelerden daha çok katkıda bulunmaktadırlar.
Üniversite dünyasının, küreselleşme sürecine, uyum sağlayabilmesi için, geniş katılımlı, paylaşımcı, eşitlikçi ve özgürlükçü, esnek bir eğitim paradigmasına ihtiyacı vardır. Savaş dünyasının barış dünyasına dönüşmesi, ülkelerin gelecekteki başarıları, bugünden açık ve sürekli eğitime, yaptıkları yatırımlara bağlıdır. Eğitimin yaygınlaştırılması ve demokratikleştirilmesi, dünya barışının en büyük güvencesi olacaktır. Eğitim seviyesi yüksek olan ülkeler, birbirleriyle savaşmazlar.
Ülkeler arasındaki sınırlarla birlikte bilgi, zaman, teknoloji ve coğrafya farkının önemini yitirmesiyle, açık ve sürekli eğitime, yaptıkları yatırımlara bağlıdır. Eğitimin yaygınlaştırılması ve demokratikleştirilmesi, dünya barışının en büyük güvencesi olacaktır. Eğitim seviyesi yüksek olan ülkeler, birbirleriyle savaşmazlar.
Ülkeler arasındaki sınırlarla birlikte bilgi, zaman, teknoloji ve coğrafya farkının önemini yitirmesiyle, açık üniversitelere olan talep, bütün dünyada hızla artmaktadır.