Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Özkan Karaca
Özkan Karaca

Selam sana…

Selam Sana… Al kana bulanmış ve gözyaşı sulanmış, izanlarımızın muhakemesinde buluşmuş, toprağının her bir metresi şehitlerin kemikleriyle süslenmiş olan: Anadolu.

Selam size… Bin bir çile ve zahmetlerle yoğrulmuş, al kana bulanmış ve gözyaşı ile sulanmış Müslüman ümmeti ve beldeleri.

Selam sana… Toprağının her bir metresi Anadolu’nun kapısını aralayan Alparslan ordusunun zaferinden günümüze şehitlerin kanlarının serili olduğu yerdir. Binlerce tarihin mirasçılığını üstlenerek çağların üstü çağlara umran kaynağı olan ve İslam Medeniyetinin arzı saran özellik ve adalet yurdunun güzelliği olan: Türkiye.

Selam size… Bin bir çile ve zahmetlerle yüzleşerek: hakkın rızası ve halkın hizmetçisi olan; alimlerin, fadılların ve nurlu yıldızların yurdu… Ecdadımızın hicret konağı… Eyvanların istikamet bucağı olan: Ülkem.

Selam sana… Doğal, tarihi ve kültürel bereketi ile yüzlerce yıl boyunca tarihin anılarında önemli bir yer tutan: İstanbul.

Tarih aynası için yüzyıllarca şekil bulmuş, göz ve el sürülmüş, sanatın derinliği ve kültürün zenginliği bulunan medeniyetin eşiği şehirlerdir. Tarih yapan ve tarih kuran şehirlerden birisi ve biriciği olan: İstanbul.

İstanbul, tarihin aynası olarak günümüze yansımaktadır. Farklı medeniyet mermeri ve tarih mirası üzerinde yaşayan topluluklar: Dili, dini, ırkı ayrı olarak dünya kültürler ve ülkeler mozaiğine sahiptir. Kültürel değerleri, geleneksel zenginlikleri ve mimari estetikleri ayrı olarak yaşadıkları mekânlara insanlar ruh katmaktadır.

Her vilayetin kendi tarih zenginliği ve birikimi vardır. İnsanlığın tarihi büyük ölçüde kentlerin ve kentsel yaşamın tarihi ile şekil bulmuştur. Yeryüzünde şehirlerin her biri zaman içerisinde birer kimliğe sahip olmuş, bugün de oluşturduğu o kimliklerle anılmakta ve yaşamaktadır.

Dünyanın belli başlı hangi şehrine göz atılsa kendine özgü belli bir kimliği ve derinliği vardır. Uzun bir geçmişi olan tarihi kentlerin de tarih boyunca farklı dönemlerde sahip olduğunu, önceki-sonraki kimliğin büyük önceki dönemleri de temsil ettiğini görmekteyiz.

Her kentin kendine özgü yönleri ya da ayırıcı vasıfları ona belirli bir kimlik kazandırır. Her kentte mimari yapılar, kurumlar, yollar, kanalizasyon ve planlama gibi temel unsurlar vardır. Fakat gerek fiziki çevrenin, gerekse bu unsurların örgütlenmesi ve yapılanması her yerde aynı değildir.

Kentin kimliği, uzun bir zaman dilimi içinde oluşur ve şekillenir. Kentin coğrafi mahiyeti kültür seviyesi, mimari duruşu, geleneksel yapısı ve hayat tarzları kenti biçimlendirir.

Bir kentin kimliği, bir bakıma o kentin ruhu demektir. Bu ruhun oluştuğu, kültürel yolun kesiştiği ve tarihsel yaşamın buluştuğu yerin başında, çeşitli uygarlıkları bağrında eriten İstanbul’da vardır.

Bir medeniyetin özü, özetidir şehirler. Bir şehir; mahalle cümlelerinden, sokak kelimelerinden, ev ve bina harflerinden oluşur. Geçmişe ayna tutan tarihi mirası, çağlar boyunca şehrin bağrına mührünü vurur. Şehrin yükselen sesleri, geçmişten gelen nefesi yankılanır durur.

Geçmişte şehirlerin bir kısmı dini bir kurum ya da bir kalenin yakınında, bir kısmı da tamamen siyasal endişeler sonucunda kurulmuşsa da şehirlerin konumunu belirleyen birincil neden ulaşım olmuştur. Ulaşımdaki bir değişim, malların bir nakliyeciden başka bir nakliyeciye aktarımının ötesinde başka bir şey ifade etmese bile, birçok donanım ve hizmeti beraberinde getirir.

Bundan dolayı şehir oluşumlarının belirlediği yerler nehirlerin ağız kısımları, ulaşım ağının kilit noktaları, ovalarla tepelerin buluşma noktaları gibi bölgelerdir.

Şehirler sosyal hayatın her yönünü kapsayan çeşitli faaliyetlerin görüldüğü, ekonomik ve kültürel birikimin yoğunlaştığı önemli yerleşim birimleri olup fiziksel ve sosyal çevre ile toplumsal hayatın merkezini teşkil eder.

Şehirler insan yaşantısını şenlendirir ve geleceğe taşır. Aynı zamanda anıtsal eserler, büyük düşünceler, insanlığa yarar katan bilimsel çalışmalar ve her türlü gelişmeler büyük şehirlerde meydana gelmiştir. İstanbul ise müstesna durumdadır. İstanbul üç büyük imparatorluğa başkentlik yapması gibi haklı vakarını taşıyor. Coğrafi konumunda dünyada iki kıta üzerinde kurulmuş tek şehirdir. Üç yanı denizle kucaklaşan, her taşın izinde ve duvarlarının sesinde faklı tarihin soluk verdiği, ekonominin bel kemiği, sanatın direği, insan mozaiklerinin buluştuğu şehir: İstanbul uzun tarihi boyunca gördüğü anıları çok, acısı kendinde saklı, eserleri tozlu arşivlerde dolu olarak özlemini kazıyarak günümüzün kapısını açmıştır. Kendisinde yaşamanın değerini bilmek, şehrin kültüründe olmak gerekir.

Mekânlar, insanların aynası olarak yaşam kodlarını ve zaman algısını ele veren şifredir.  Zamanın ruhunda yaşadığımız ve geleceğe yaslandığımız izdir.

İstanbul: Tarihin altın sayfalarından koparak ve yarınların ötesine uzanarak yansımaktadır.

Kültürel birikimin yoğunlaştığı, doğal zenginliğinin yoğrulduğu şehirler sultanı olarak geçmişin sürurunda yansımaktadır. Günümüz çağın ruhunda parlamaktadır.

İstanbul, yüzyıllar boyunca birçok medeniyetin gelişimine tanıklık eden ve anılarını zamanın ruhuna taşıyan tarih yüzlüdür.

Zamanlarının tarih, sanat ve deneyiminin sessiz tanıkları olan yapılarla yüklü ve tarih yüzlüdür.

(Değerli okurlar/dostlar, bundan sonra haftada iki gün (çarşamba ve cumartesi) İttifak Gazetesinde ve ittifakgazetesi.com web sitesinde; tarih, sanat, kültür ve edebiyat konulu yazılarımla sizlerle bir arada olacağım…)

YORUMLAR

4 adet yorum var

  1. Çok güzel bir yazı muhteşem özetlemiş yazar arkadaşımız başarılar dilerim gözünü sende

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER

ÖNE ÇIKANLAR