Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Süleyman DOĞAN
Süleyman DOĞAN

Vatan ve Hürriyet Şairi Namık Kemal

Namık Kemal`den II.Abülhamid`e övgü

Namık Kemal Ü niversitesi tarafından neşredilen ‘Namık Kemal: Hayatı-Düşünceleri-Eserleri’ isimli kitapta II. Abdülhamid ile Namık Kemal arasında geçen mektuplaşmalara ve Osmanlıca orijinal belgelerine yer veriliyor. Namık Kemal, Midilli`den II. Abdülhamid`e, ‘Kardeşim Hamid`im’ diyerek seslendiği mektubunda ordularımızın yenildiğinden (93 Harbini kastederek) beri vücudunun mezara, ruhunun da ölüye döndüğün belirtir. Bu mektup Namık Kemal`in Osmanlı Ordusunun yenilgisinden duyduğu kederi ve sıkıntılı içdünyasını ortaya koyar. Namık Kemal`in vatana karşı duyduğu derin sevgiden, kendisine muhalefet ederek tahtan indirmeye çalıştığı II. Abdülhamid de kuşku duymaz. II. Abdülhamit hatıra defterinde Namık Kemal için şöyle der: ‘Kemal Bey`in Magosa`ya gidişi, Midilli`ye gönderilişi hep kalemine ve vatanseverliğine kıyamadığım içindir. Yoksa çok daha ağır cezalara çarpıtılması icap eden işlere girip çıkmıştır.’

Asrın Müceddidi ve Süleyman Tahtının Varisi: II.Abdülhamid

İlk defa bu kitapla gün yüzüne çıkan Osmanlıda orijinal belgeler kısmında Namık Kemal, 2 Kasım 1883 (1 Muharrem 1301) tarihli Sultan padişahın özel kulu imzasıyla II. Abdülhamid`i, ‘Asrın Müceddidi’ ve ‘Süleyman Tahtının Varisi’ olarak nitelendirdiği mektubu Hicri 14.asır kutlamasında gönderdiği ortaya çıktı. Orijinal belgede Sultan II. Abdülhamid methediliyor.

Namık Kemal`in Türbesi II.Adülhamid yaptırdı

Namık Kemal, 2 Aralık 1888`de Sakız adasında yakalandığı Zatürre hastalığı neticesinde ölmüş ve cenazesi önce Sakız`daki bir camiin haziresine defnedilmiştir. Şairin bu arzusunu unutmayan en yakın arkadaşı Ebuzziya Tevfik, Namık Kemal`in cenazesini Padişah II. Abdülhamid`den izin alarak Sakız`dan Bolayır`a nakletti. Namık Kemal`in Bolayır`da Süleyman Paşa Türbesi yanındaki kabrine, planı şair Tevfik Fikret tarafından çizilen küçük ama güzel bir türbe, Sultan II. Abdülhamit tarafından yaptırılmıştır.

`height=

Namık Kemal in Abdülhamid Han a yergi şiiri…

Namık Kemal`in II.Abdülhamid`e karşı yazdığı bir şiirde ise eleştiriyi aşan ağır yergi ifadeler kullanmıştır:

‘Bünyân-ı zulme verdi hakkıyla indirâsı

Abdülhamid Han`ın kâmın-i b&icirc -esası.

Abdülhamid-i evvel etmiş Kırım`ı ihsan

Burgaz`a dek dayandı sunisinin atası.

Rus aldı payitahtı, hâlâ o tahta âşık

Mülkü bitirdi gitti bir saltanat hevâsı.

Mahvoldu mülkü millet, kahroldu şânü şevket

Halâ yerinde kâim o Allah`ın belâsı..’

Namık Kemal Kitabı

‘Namık Kemal (Hayatı-Düşünceleri-Eserleri)’ isimli kitap Tekirdağ Namık Kemal Ü niversitesi tarafından neşredildi. Tekirdağ Namık Kemal Ü niversitesi Rektörü Prof. Dr. Mümin Şahin`in öncülüğünde ve Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celalettin Vatandaş`ın editörlüğünde yürütülen projenin ürünü olan kitapta, farklı üniversitelerden 30 bilin insanın Namık Kemal`i farklı yönleriyle ele alan makalelerden oluşuyor.

497 sayfadan müteşekkil ‘Namık Kemal’ kitabının sonunda dokuz orijinal belge ve fotoğraflar yer alıyor. Kitabın daha ilk sayfasında Namık Kemal`in 1878 yılında yazdığı ‘Vatan Mersiyesi’nde savaşın bozgun ve toprak kayıplarıyla sonuçlanmasına karşı şair şöyle haykırıyor:

‘Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini

Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini’

Mustafa Kemal Paşa, Kurtuluş Savaşı`nın başladığı 1919 yılında Heyet-i Temsiliye`nin

Sivas`tan Ankara`ya taşınması esnasında Namık Kemal`in yukarıdaki seslenişine şöyle cevap verecektir:

‘Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini

Bulunur kurtaracak bahtı kara mâderini’

`height=

Kültür Hazinesi

Namık Kemal`in hayatını, düşüncelerini ve eserlerini anlatan kitabın sunuş kısmında Tekirdağ Namık Kemal Ü niversitesi Rektörü Prof. Dr. Mümin Şahin şu önemli noktanın altını çiziyor: ‘Ü niversitemize adını veren vatan ve hürriyet aşağı Namık Kemal 1840`da Tekirdağ`da doğmuştur. Pek çok alanda eserler veren Namık Kemal, yazılarında vatan, millet, milliyet, hürriyet, istiklal, hak, adalet, hukuk gibi kavramları işlemiş ve bunlar uğrunda mücadelesini kesintisiz sürdürmüştür.’

Kitapta akademik bilim kurulu dikkat çekiyor. Kitabın editörlüğünü yapan Prof. Dr. Celalettin Vatandaş, kültür hazinesi şeklinde eserin yoğun çalışmalar sonunda hazırlandığını belirterek ‘Ön Söz’ de şöyle diyor: ‘Namık Kemal hem döneminin fikir, siyaset, kültür geleneği açısından önemli bir tanık, hem de Türkiye`nin gelecekte şekillenmesinde önemli fikir aktörlerinden birisi olmuştur. Namık Kemal, aydın, münevver, fikir adamı, gazeteci, edebiyatçı, şair, tiyatrocu, siyasetçi, devlet adamı ve bürokrat gibi unvanları hak ederek kazanmış biridir. Mücadeleci tavrı ve yüklendiği sorumluluk bilinci açısından son derece istisnai bir şahsiyettir.’ Ayrıca kitapta ‘Editors’ imzasıyla iki sayfalık İngilizce Namık Kemal`in hayatını anlatan bir metinde yer alıyor.

Bir proje olarak kaleme alınan, ‘Namık Kemal: Hayatı-Düşünceleri-Eserleri’ isimli kitapta şairin, ‘Vatan Mersiyesi’, ‘Vatan Şarkısı’, ‘Vatan Türküsü’, ‘Hürriyet Kasidesi’, ‘Vatan’ ve ‘Medeniyet’ başlıklı çalışmalarına yer verilmiş. Yazılar anlaşılsın diye günümüz Türkçesi ile de parantez içi ve dipnot şeklinde açıklamalar yapılmış. Kitapta Namık Kemal`in, hayatı, uygarlık düşüncesi, Londra izlenimleri, gazetecilik anlayışında Batılılaşma düşüncesi, şiir dili, devlet ideali, romanlarında toplumsal, siyasi, kadın algısı ve İslamcılığı gibi pek çok konu başlığında makaleler göz dolduruyor. Kitabın son makale başlığı ise, ‘Namık Kemal`in Bibliyografyası’ ile tamamlanıyor.

`src=

Mücadele dolu bir hayat

Namık Kemal (Tekirdağ 21 Aralık 1840 &ndash Sakız 2 Aralık 1888), Türk edebiyat, düşünce ve siyaset tarihinin önde gelen şahsiyetlerinden biridir. Babası, Mustafa Asım Bey, annesi ise Tekirdağ Mutasarrıflığında, Afyon, Kütahya, Kıbrıs kadılıklarında, Kars ve Sofya Kaymakamlığı`nda bulunan Koniçe eşrafından Abdüllatif Paşa`nın kızı Fatma Zehra Hanım`dır. Annesini daha küçük yaşında kaybeden Namık Kemal, daha altı yaşından başlayarak özel hocalardan ders almış, edebiyat zevkini ise, Kars`ta bulunduğu yıllardaki hocası Vaizzade Mehmed Hâmid Efendi`den almıştır.

Asıl adı Mehmet Kemal olan şaire ‘Namık’ mahlasını Sofya`da iken tanıştığı şair Binbaşı Eşref (sonradan Paşa) vermiştir. Yine Sofya`da henüz on altı yaşındayken Niş kadısı Mustafa Ragıp Efendi`nin kızı Nesime Hanım ile evlendirilmiş ve bu evlilikten 1864`de Feride adlı bir kızı, 1867`de Ali Ekrem adlı bir oğlu olmuştur. İstanbul`da Hariciye Nezareti Tercüme Odası`nda ilk memuriyetine başlayan ve bir kâtiplik görevine atanan Namık Kemal, burada on yıl çalıştığı esnada özel tahsile de devam etmiş, Arap ve İran edebiyatı ile İslami ilimler sahasındaki bilgilerini genişletmiş ve burada Fransızca da öğrenmiştir.

Namık Kemal`in sanat ve fikir hayatının asıl dönüm noktası, İbrahim Şinasi ile tanıştığı ve Tasvir-i Efkâr`da yazmaya başladığı devirdir. Namık Kemal, Şinasi`yi tanıdıktan sonra benliğinde Doğu tefekküründen Batı tefekkürüne doğru bir yönelmiştir. Bu dönemde düşünceleri daha çok siyas&icirc ve toplumsal meselelere yönelir ve şiirlerinin konusu tamamen değişir. Tasvir-i Efkâr gazetesine girişinden beş ay sonra Fransız Aydınlanma Çağı düşünürlerinden Montesquieu`dan çeviriler yapmaya başlamış ve bu düşünürün ‘Kanunların Ruhu’ isimli eserini çevirerek bir bölümünü tefrikalar halinde yayımlamıştır.

Namık Kemal, arkadaşı Ziya Paşa ile birlikte 17 Mayıs 1867`de Paris`e kaçmıştır. Namık Kemal ve Ziya Paşa`nın Paris`e asıl gidişlerinin sebebi Mısır Hidivliği işi yüzünden Babıâli ile arası açık olan Mustafa Fazıl Paşa`nın çağrısıdır. Fransız ve Almanlar arasında Alsas-Loren Savaşı başladığı sırada zaptiye nazırı Hüsnü Paşa`nın çağrısı üzerine 1870`de İstanbul`a dönmüştür. Namık Kemal`in Gelibolu`da yazmaya başladığı Vatan Yahut Silistre isimli tiyatro eseri, 1 Nisan 1873 akşamı İstanbul Gedikpaşa tiyatrosunda sahnelenmesi Türk tiyatrosu için büyük bir hadisedir. Bu eserin halkı aşırı derecede heyecanlandırması sonucu meydana gelen olaylar, Namık Kemal`in tutuklanarak Magosa`ya sürülmesine sebep olmuştur.

Namık Kemal, 38 ay Magosa`da kaldıktan sonra Sultan Beşinci Murat`ın tahta geçmesi sonucunda diğer sürgünlerle birlikte affedilerek 20 Haziran 1876`da İstanbul`a dönmüştür. Padişah II. Abdülhamit tarafından iltifat görür, Şura-yı Devlet üyeliğine getirilir ve I. Meşrutiyet`in anayasası olan Kanun-i Esas&icirc `yi hazırlayan kurulda görevlendirilir. Fakat II. Abdülhamit`in Meşrutiyet`i uygulamaktan vazgeçmesi ve 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı`nın ilanından sonra padişahın aleyhinde bulunduğu yolundaki bir ihbarla Namık Kemal tutuklanmıştır. Beş ay sonra beraat etmesine rağmen İstanbul`da tutulmayarak önce zorunlu ikamete, sonra da mutasarrıf olarak Midilli adasına gönderilmiştir. Daha sonra naklen tayin edildiği Rodos ve Sakız Mutasarrıflıklarında iyi bir idare adamı olarak çalışan Namık Kemal, Osmanlı-Rus savaşı`nın verdiği hassasiyet ile Vâveylâ, Murabba, Vatan Mersiyesi, Bir Muhacir Kızın İstimdâdı gibi şiirlerini, ‘Lazımsa’ redifli gazelini burada yazar.

Edebi Kişiliği

Türk edebiyatına Avrupa&icirc bir hüviyet kazandıran edebiyatçımız Namık Kemal, vatan kelimesinin eski Türkçedeki değişik manalarına yeni bir hayat vermiş, eski dilde insan topluluğu, din, mezhep ve aynı mezhepte olan cemaat manasındaki millet kelimesinden türetilen milliyet kelimesine çağdaş bir mana kazandırmıştır. Yine eski dilde azat edilmiş köle anlamındaki ‘hürr’ kelimesinden türettiği hürriyet kelimesini ilk defa kullanan ve Türkçeye kazandıran şair de odur. Aslı Arapça olan ve Eski Türkçede bir hükümdarın bir kavme hükmetmesi karşıtlığında kullanılan ‘istiklal’ kelimesini de dilimizde, milletimize bir gün bir ‘İstiklal Savaşı’ kazandıracak derecede sağlam ve mill&icirc bir manada kullanan kudretli kalem, yine Namık Kemal`dir.

Namık Kemal, kudretli bir şair, ateşli bir mücadeleci ve üretken bir yazardır. Sanat, onun elinde toplumsal fayda için ve mill&icirc idealler uğrunda kullanılan bir araçniteliği kazanmıştır. Namık Kemal`in kültürlü ve inandırıcı bir mücadele lisanı vardı. Yeni edebiyatın yerleşmesi için eski edebiyata şiddetle hücum etti. Dilde, halkın anlayacağı bir dille yazmak gereğini herkesten daha kuvvetli savundu ve bu düşüncelerini eserlerinde de uyguladı. Avrupa&icirc edebiyatın her türünde eserler yazarak onları okuyan geniş bir orta sınıfın yetişmesinde etkili oldu. Edebiyatımızda ilk edeb&icirc roman İntibah, ilk tarih&icirc roman Cezmi, ilk defa mill&icirc bir konuyu elen alan tiyatro eseri Vatan Yahut Silistre onun tarafından yazıldı. Çok sayıda eserleri ve edebiyatçı arkadaşlarına yazdığı özel mektuplarıyla, Türkiye`nin Tanzimat`tan Cumhuriyet`e kadar olan fikr&icirc , edeb&icirc ve siyas&icirc inkılâpları üzerinde büyük bir rol oynamıştır.

`height=

Hürriyet Hakkı!

Hayatı gurbet ve sürgünlerde mücadele ile geçen Namık Kemal, hayatını bir dava uğruna harcayan fikir kahramanı modeli olarak toplum, fikir ve edeb&icirc hayatımızda yaşadığı günlerden bu yana geniş etkiler bırakmış, ülke içinde olduğu gibi dış dünyada da tanınmıştır. Eserlerinden pek çoğu batı dillerine çevrilmiş, hakkında pek çok kitaplar yayımlanmıştır. Namık Kemal için en önemli iki kavramlardan biri vatan isi diğeri hürriyet olan, Doğu ve Batı`yı adeta sentezleyen bir şahsiyettir. Namık Kemal hem batı modernleşmesine karşı koymuş hem de İslam toplumu arasında gelişen tefrika ve isyan düşüncesine hukuk zemininde çözüm aramıştır. Hürriyetin insana Allah tarafından verilen hak olduğunu ifade etmiştir.

Böylesine kapsamlı ve bir kültür hazinesi şeklinde hazırlanan kitaptan dolayı başta NKU Rektörü M.Şahin ve proje sorumlusu C.Vatandaş`ı tebrik ediyorum. Son sözü merhum Namık Kemal`in, meşhur ‘Hürriyet Kasidesi’ şiirinden bir mısra ile baş başa bırakıyorum:

‘Muini zalimin dünyada erbâb-ı denâ`ettir

Köpektir zevk alan sayyâd-ı bi-insafa hizmetten’ (Dünyada zalimin yardımcısı aşağılık kişilerdir/İnsafsız avcıya hizmet etmekten zevk alanlar ancak köpeklerdir).

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER

ÖNE ÇIKANLAR