Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Mehmet Ali NALBANT
Mehmet Ali NALBANT

Klasik Türk Müziği yoğun bakımda…

Kahire’de açık alanda gölgede bir yer bulup dinlenmek için oturdum. Gözlerim uyumakla uyumamak arasında gidip gelirken birkaç kişi daha oturdu aynı yere. Gözlerimi kapadığımda sanki rüyamda Refik Fersan’ın Hicaz Peşrevi’nin teslim bölümünü birisi udla çalıyordu.

Udi son mızrabı tellere vurduğunda birden gözlerimi açıp “Sen hep beni mazideki halimle tanırsın” eserine giriş yapmışım. Öyle bir giriş ki yoldan geçenler bile durup bizi dinlemeye başladı. Rüyada olduğumu zannederken birdenbire sokakta sahnede buluverdim kendimi. Meğer müzik konusunda ne kadar da ortak değerlerimiz varmış bu coğrafyayla. Bir zamanlar Osmanlı toprağı olan bölgede dedelerimizin izlerine bu şekilde rastlamak bir Türk olarak beni fazlasıyla heyecanlandırmıştı.

Böylesine zengin ve böylesine köklü bir klasik müzik kültürünün olması her ülkeye nasip olan bir olgu olmamakla beraber yalnızca devlet olmayı becerebilmiş ender ülkelerde buna rastlayabilmek mümkündür. Aynı heyecanı daha sonra Beyrut, Kudüs, Tunus ve Halep’te de yaşadım. Resmen bir mucizenin içinde gibiydim.

Osmanlı’ya dair birçok izin silinmesine karşın Türk Musikisinin unutulamamasının sebebi neydi acaba? Tüm nazariyatıyla, makam ve usulleri ile nevi şahsına münhasır bir forma sahip olan Klasik Türk Müziği’miz şimdilerde yeni nesil tarafından çok rağbet görmese de yapısı dikkatlice incelendiğinde resmen bir dâhiler topluluğunca dünyaya hediye edilmiş bir sanat harikasıdır.

Müzik, insanoğlunun varoluşundan bu yana ruhunu besleyen ve duygusal bir bağ kurmasına yardımcı olan güçlü bir sanattır. Farklı kültürlerde gelişerek özgün tarzlar kazanan müzik türleri, insanların yaşamlarını zenginleştirmekte ve kültürel kimliklerini güçlendirmektedir. Klasik Türk Müziği de Türk kültürünün temel unsurlarından biri olarak, tarih boyunca Anadolu’da ve etrafındaki coğrafyalarda hayatın bir parçası olmuştur.

Klasik Türk Müziği, Osmanlı İmparatorluğu’ndan günümüze kadar uzanan köklü bir geleneği temsil eder. Geçmişten günümüze aktarılan bu müzik, Türk kültürel mirasının önemli bir parçasını oluşturur. Bu türün kendine özgü makamları, usulleri ve enstrümantasyonu sayesinde Türk kültürü gelecek nesillere aktarılmaktadır. Klasik Türk Müziği, geçmişin izlerini taşıyarak kültürel kimliğin korunmasına katkıda bulunur.

Bize ait olan bu müzik türü insanlara derin duygusal ve estetik deneyimler yaşatır. Kendine özgü melodiler, makamlar ve sözler aracılığıyla dinleyicilere iç dünyalarında unutulmaz bir yolculuk yaşatırken insanların içsel duygularını ifade etmelerine ve duygusal denge bulmalarına yardımcı olur. Özellikle dertleşme ve aşk temaları, insanların kendi hayat hikayelerine dokunur ve onlarla empati kurmalarını sağlar.

Müzik, insanları bir araya getiren güçlü bir araçtır. Klasik Türk Müziği, insanların bir araya gelip paylaşımda bulunmalarını, birlikte duygu ve düşünceleri paylaşmalarını sağlar. Özellikle müzik dinleme ve icra etme etkinlikleri, toplum içindeki sosyal bağları güçlendirmek için önemli bir fırsat sunar. Müzik etkinlikleri, koro konserleri insanların ortak bir amaç etrafında bir araya gelmesini sağlayarak topluluk ruhunu güçlendirir.

Günümüzdeki modern yaşamın getirdiği stres ve kaygılarla mücadele etmek önemli bir konudur. Yapılan araştırmalar, müziğin stresi azaltma, rahatlama ve zihinsel dinginlik sağlama konusunda olumlu etkileri olduğunu göstermiştir. Özellikle Klasik Türk Müziği’nin yavaş ve sakin melodileri, dinleyicilere gevşeme hissi verir ve zihinlerinde huzurlu bir ortam yaratır.

Klasik Türk Müziği, müziğe olan ilgiyi artırarak ve sanatsal yaratıcılığı teşvik ederek sanatsal gelişime katkıda bulunur. Müziği icra etmek veya bu türü daha iyi anlamak için yapılan çalışmalar, insanların müzikal becerilerini geliştirmelerine ve sanatsal potansiyellerini keşfetmelerine yardımcı olur. Aynı zamanda, bu türün öğrenilmesi ve icra edilmesi, zihinsel disiplin ve odaklanmayı artırarak bireylerin bilişsel yeteneklerini geliştirir.

Son tahlilde Klasik Türk Müziği’nin değeri ve etkisi gelecek nesiller için de korunmalı ve yaşatılmalıdır. Bugün tüm dünyanın kabul ettiği ve saygıyla takip ettiği Türk Musikisi; gelecek yüzyıllara dijital ortamlardan değil bizzat nazariyatın yüz yüze öğretildiği cemiyet ortamları, konservatuarlar ve adanmış topluluklar vasıtasıyla ulaştırılmalıdır. Aksi takdirde torunlarımız ve onların torunları asla bir Münir Nurettin Selçuk eseri dinleme şansı yakalayamayacak!

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER

ÖNE ÇIKANLAR