Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Bedia KÜÇÜKÇALIK
Bedia KÜÇÜKÇALIK

Metafizik Çatlak

Geçen günlerde, üniversitede felsefe dersleri veren bir dostumun konuşmasını dinlemek üzere bir seminere gitmiştim. Salonun tıklım tıklım dolu olduğunu görünce çok sevindim. Ancak kısa süre sonra öğrendim ki, arkadaşımın konuşması, neredeyse kimsenin haberdar olmadığı farklı bir salondaymış. Şahit olduğum kalabalık ise, içsel bir yolculuk(!) için toplanmış. Geleceğimizi şekillendirecek fikirlerin tartışıldığı etkinliğe bir avuç insan zor katılırken, manevi açlığını doyurma peşinde koşan büyük bir kalabalık, salonlara sığmıyordu.  Modern hayatın stresinden kaçıp, huzuru meditasyonlarda, enerji toplantılarında veya Şamanik ritüellerde arayan insanların dünyasında yaşıyoruz. Ancak bu arayış, dini inançların yerine yüzeysel bir “manevi fast food” kültürü meydana getiriyor 

Tarihin her safhasında, toplumlar çeşitli sıkıntılarla karşı karşıya kaldıklarında, gözlerini ötelere çevirmişlerdir. Maddi yoksunluk içindeyken, maneviyata yönelmiş, çoğu zaman da batıl inanışlardan medet ummuşlardır. Bu durum, günümüz dünyasında da farklı değil. Ekonomik sıkıntılar ve belirsizliklerin arttığı bu dönemde, insanlar metafizik arayışlara daha fazla ilgi göstermeye başladı. Kimileri sayılardan, kimileri kelimelerden ve kimileri yıldızlardan umut devşiriyor. 

Türkiye’de de son yıllarda ruhsal arınma topluluklarının sayısında gözle görülür bir artış yaşanıyor. Bu toplulukların bir kısmı, İslam’ın temel inançlarını ve ibadetlerini kendi yorumlarına göre yeniden şekillendiriyorlar. Zikirleri ve ritüelleri, İslam’ın dışındaki öğelerle birleştirerek, tuhaf bir manevi yol haritası çiziyorlar. Namaz kılmak yerine meditasyon yapan, dua etmek yerine manifest yazan, hayır konuşmak yerine “evrene olumlu mesajlar” gönderen, tövbe etmek yerine “iptal” eden ve bütün bunları İslam’la olan göbek bağını kesmeden yapmaya çalışan ucube bir anlayış kol geziyor. 

Bazen lüks otellerin şık toplantı salonlarında, kristal avizelerin altında, bazen bir sahil kasabasında, bazen de ormanın derinliklerinde, tahta bir kulübede yalnız bırakılarak insanlara yüksek ücretler karşılığında ruhsal arınma vaat eden akımlar var. İslamî terminoloji yerine “ruh temizliği”, “evrensel enerjiye bağlanma” veya “ruhsal detoks” gibi kavramlar kullanıyorlar.

Modern dünyanın karmaşası içinde, insanların manevi bir arayış içinde olması anlaşılabilir bir durum. Ancak bu arayış, bazen İslam’ın temel prensiplerinden uzaklaşarak, kişisel arzulara ve yüzeysel bir maneviyat anlayışına dönüşebiliyor.  Yaradan’a yaklaşmak için O’nun emirleri olan şeriata uymak yerine, kendi gönüllerince ritüeller icat eden ve bu yolla bir tür “ruhsal ermişlik” hali amaçlayan gruplar, bunu yaparken de İslam’dan kopmak yerine, onu bir tür dekoratif unsur olarak kullanmaya devam ediyor. 

Dini, modern trendlere uydurmaya çalışarak, onu bir “yaşam koçu”na dönüştürmek, ibadetlerin özünü oluşturan teslimiyet ve kulluk bilincini göz ardı etmektir.  Zira inanç, sadece bir tür “ruhsal detoks” ya da “iç huzuru” arayışı değil, bütüncül bir hayat tarzıdır. Dağ başlarında, sahil kasabalarında veya toplantı salonlarında yaşanacak ruhsal bir arınma değil, hayatın her alanını kuşatan bir disiplindir. Münzevi köşelerde yapılan içsel yolculuklardan ziyade toplumsal sorumluluk bilincidir. 

Toplantılarında her zaman iyiliği telkin eden “sevgi pıtırcığı” bu akımların insanî olmayan yönünü ayırt etmek zor. Kulluk bilinciyle yapılan ibadetler ile kişisel tatmin için yapılan ruhsal arınma faaliyetlerini birbirinden ayırmak da her zaman mümkün değil. Zira iki eylem arasındaki fark bazen kıldan ince, fakat her zaman kılıçtan keskin. 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER

ÖNE ÇIKANLAR