Sana göre gerekçeleri vardır ilk başta, ama farkında değilsindir. Bir kelebeğin bir anda omzuna konması mutluluğudur. Her yerde o kelebeği arar gözlerin. Baharda kâinatın yeniden yeşerip canlanması, yaratma sıfatının en bariz gözlemlediği ilkbahardır. Ve ilkbahar, aşkın fon resmidir. İnsanın kendini yeniden inşasıdır. Kuruyan dallarına bakıp, gövdesinden vazgeçmeyen bir ağacın hayat bulmasıdır ilkbaharda.
Gönülden gönüle yol vardır, hani öyle denir ya hep. Gönül benzediği gönle akar ve zamanla benzeşmeye başlar. Hüznün de mutluluğunda aynı olmaya başlar. Gönül kendi gönlüne benzeyene meyleder. Gönülden gönüle yol var ise, bu yolu çiçeklerle, güzelliklerle donatmak ihtimam ister, tarumar etmeden yürünmesi lazım gelir, bir gönül inceliğidir, bir gönlü mamur etmek, en çok da seveni ve sevdireni unutmadan, O’nun mamur etmesine talip olmak; dünyamızın, ahiretimizin ve gönlümüzün mamur olması için sevenlerimize dua etmek…
Sevgide hiçlik makamı istiyorsak, kendimizden önce sevdiklerimize dua etmek. Gönül yolculuğunda var olsan da, var olduğunu unutmak, hiçlik makamına yol almak, taşlı tarlalardan gelincik tarlasına ulaşmak, bendini aşıp vuslatı dahi düşünmeksizin.
Vuslat olursa yol biter, yol biterse o, aşk olur mu ?
Aşk nedir? Sorusuna, Saadettin Öktem Hocamız şöyle yanıt veriyor.
“Aşk, insanı tamamlayan şeydir. İnsan kendinde eksik kalan, kendisinde olmayan şeye âşık olur.”
Peki, ben de şu soruyu sormak istiyorum, bu cevap neticesinde.
Eksik yanımız ne ise, o anlamda hayranlık duyup aşık oluyor isek, bizi tamamladığını düşündüğümüz insanla evlendikten sonra; benimle aynı düşünmüyor, aynı pencereden bakmıyor, şeklinde ahlanıp vahlanıyoruz. Tabiri caizse; ağlıyor, yargılıyoruz, öyle değil mi?
Oysaki biz, bizde olmayanı, farklı olanı, tamamlayıcı olanı istemiştik. Unuttuk mu yoksa?
Sevgi nedir peki?
Daha başka.
İlkbaharla sınırlı değil elbet.
Bütün mevsimleri içeren, uzun vadede verilen emekle doğru orantılı. Tanımakla, yazıyla, kışıyla bir bütün. Tanıdıkça seversin, sevdikçe daha iyi anlarsın.
Bugün geçmişte yaptığımız duaların güzelliklerini yaşarken, şükretmeyi unutup; en olmadık olumsuzluklara odaklanıyoruz. Hikmetlerini bilmeden olumsuzluk sanıyoruz her bir zorluğu. Ah biz, ah insanoğlu! Bizi bir tek Rabbimiz anlar ve bizi bir tek Rabbimiz paklar. Acizliğimizi ve şaşkınlığımızı bilen, merhameti yüce yaradan, bu nedenle midir ki, kapısını her daim açık tutmaktadır?
İyi ki Rabbimiz, iyi ki! Şükrümüz daim ve sonsuz olsun sana.

YORUMLAR