90’ların büyülü dünyasından 2000’lerin sanal alemine…

Abone Ol

Bir zamanlar, hüzünlü ve neşeli anılar biriktirdiğimiz, oyunların daha masum olduğu günlerimiz vardı. Sıcacık yuvamız gibiydi sokaklar… O sokaklarda gülüşlerimiz, düşlerimiz ve çocukça çığlıklarımızla dolu unutulmaz anılar biriktirdik.

90'lar, televizyon ekranlarını renklendiren çizgi filmleri ve sabahları uyandıran şarkılarıyla hafızamızda canlı kalan bir dönemdi. Sabahları kimse uyanmadan kalkıp çizgi film kuşağına yetişmeye çalışır, pijamalarla uzandığımız kanepede heyecanla çizgi film izlerdik. Televizyon bizim için az ama özdü. Gün boyu çizgi film olmadığı için daha bir anlamlıydı.

Teknolojinin gölgesinde henüz kaybolmadığımız o günlerde çocukluğun ne demek olduğunu sokaklarda keşfederdik. Oyunlarımız basit ama bir o kadar da büyülüydü. Saklambaç, futbol, uzun çizgi, seksek ve daha niceleri... Sokaklar, çocukça hayallerimizin ve yarışmaların mekânıydı. Her yerde birbirine karışan kahkaha sesleri, sokak oyunlarının ritmini belirlerken, akşamüstü sokak lambaları yavaşça yanmaya başlardı. Sokaklara gelen akşam, oyunlara gelmek bilmez, kimse eve girmek istemezdi. Anneler, defalarca çağırsa da çocukları eve sokmak mümkün olmazdı.

Ancak zaman geri dönülemez bir hızla aktı. 90'lar, birer birer sayfalardan düşerken, 2000'ler kapıyı çaldı. Bilgisayarlar evlerimize girdi ve internet hayatımızı değiştirdi. 90'ların masum atmosferi yavaşça yerini dijital çağın karmaşasına bıraktı. Bilgisayar oyunları, oyun konsolları ve internet kafeler, sokaktaki arkadaşlarımızın yerini aldı. Bir tuşa basarak farklı dünyalara açılan kapılar, oyunların en önemli parçası haline geldi. Dışarıdaki dünya yavaş yavaş unutulmaya başladı.

2000'lerde çocuk olmak, bir yandan teknolojinin nimetlerini keşfetmek, diğer yandan da sokaktaki arkadaşlıkları özlemek demekti. Tam bu dönemde, Pokémon kartlarının popülerliği ve bilgisayar oyunlarının yükselişi, çocukların hayal güçlerini farklı bir boyuta taşıdı. Ancak bu yeni dünya, bilgisayar başında geçen saatlerin artmasına ve gerçek dünyadan biraz daha uzaklaşmamıza neden oldu.

90'larla 2000'lerin kesişim noktasında, çocukluğun iki farklı yüzü bir araya geldi. Sokaklardaki neşeli çocukluk anıları, dijital çağın bilgisayar ekranlarıyla buluştu. Sosyal medyanın yavaş yavaş hayatımıza girmesiyle birlikte, arkadaşlıkların dijitalleşmesi kaçınılmazdı. Anı defterlerinin yerini, Instagram ve Facebook sayfaları aldı.

Her iki dönemde de çocuk olmanın zorlukları ve güzellikleri vardı. 90'lar, sokaklarda geçen özgür anılarla dolu bir masal gibiydi. 2000'ler ise bilgisayar ekranlarının ardındaki dijital dünyanın meraklı keşiflerini sunuyordu. İki dünya arasında sıkışan çocuklar, geçmişi özlemle anarken, geleceğin kapılarına da bir göz kırpmadan duruyorlardı. Çocukluğun iki yüzü, birbirini tamamlıyor gibi görünse de, her biri kendi benzersiz hikâyesini anlatıyordu.