Her şey değiştiği gibi güvenlik ve çıkarlar da farklılaştı.
Şimdi size yeni nesil güvenlik algısı üzerine özellikle de asimetrik terör konusunda bir değerlendirme yapacağım.
Asimetrik terör nitelik ve nicelik olarak hedefi seçer ama çok daha güçlü olan hedefi imha etmenin yöntemlerini ve kullanılan silahlarını farklı ve süpriz özelliği taşıyacak şekilde kullanır.
Ülkeler "her gün savaş” halinde…
21. Yüzyılda barışla savaş arasında ayrımın kalmadı.
Ülkeler arası rekabetle çatışma arasına net bir çizgi yok.
Tüm silahlı kuvvetler ruhen savaşta hissediyor ve aksiyon alıyorlar.
Ama bu 20. Yüzyılda tanımladığımız türden bir savaş değil.
Devlet dışı güçlerle yürütülen düşünce savaşları ve büyük güçler arası rekabet güçlü-güçsüz devletleri her gün tehdit eder hale getirdi.
Savaşlar internetten uzaya taşındı.
Kara-deniz-hava savaşlarına dair savaş konseptleri değişiyor.
Savaşın merkezinde bilgi var. Günümüz savaşları bilgi merkezli.
Kara, hava ve suyun yanı sıra uzay ve siber alanda süreç hızlandı.
Siber saldırı ve teknoloji savaşlar.
Kuşkusuz tek hedef istikrarsızlaştırmak.
Burada şunu da söylemek mümkün daha zayıf kuvvetler daha güçlü devletlere karşı tahmin edilmeyen saldırıları gerçekleştirebilir.
11 Eylül saldırıları veya yılbaşında İstanbul Reina saldırısı buna örnek.
Son dönemdeki özellikle sinegog veyahut kiliselere planlı girişimler de bu çerçevede.
Bu tip terör eylemlerinde planlama ani ve hazırlıksız eyleme geçme görüntüsü söz konusu.
Terör örgütleri bu saldırı eylemlerini çok az maliyetle yüksek seviyede nasıl yaparım diye organize ediyor.
Ve çoğunda da ikinci bir B planı var hatta üçüncü bir uygulama söz konusu.
Bu nedenle hem ülkemiz hem birleşmiş milletler veyahut NATO gibi uluslarası örgütler şu anda silahlı bir ekonomi olarak güçlü olsa da gelişmiş teknolojiye sahip olan modern devletler dahi hiçbir ahlak ve yasal kurallara uymayan bu asimetrik terör tehdidi ile karşı karşıya.
O nedenle 21. yüzyıl dünyasında düşman kavramını yeniden yorumluyoruz.
Savunma uzmanları buna “ dördüncü nesil hibrit savaş stratejisi” diyor.
O da şu; “savaşı her zaman güçlü ordular kazanmaz” böyle bir inanç artık ne yazıkki değişiyor.
Karşınızda düzenli bir ordu yok, konvansiyonel olmayan bir savaş stili var.
Irak ve Suriye’de ülkemiz için tehdit oluşturan tüm terör örgütlerinin de kullandığı bir usul bu.
Asimetrik terörle mücadele bu yüzden sadece askeri yöntemle olmaz.
Onun yanında sosyal, ekonomik, Siyasal, kültürel, dinsel ve tabii ki teknolojik önlemler gerekiyor.
Örnek mi?
Donanımda daha ileri teknolojiye sahip olmamız lazım.
Küçük dilimler halinde örgütlenerek muharebe sahasında istihbarat ağını kapsamlı ve hızlı sağlamak gerekiyor.
Terörle mücadele yeni bir yapıya evriliyor.
Dolayısıyla karşı terör politikası potansiyel servisler için caydırıcı olacak.
Yani artık düşman saldırısını beklemeye gerek yok, teröristin adım atmasını atmadan önleyecek bir insiyatif söz konusu.
Yeni nesil güvenlik algısı bu nedenle önemli.
Ve her geçen gün Türkiye’miz asimetrik terör konusunda önleyici adımları yükseltiyor…