Eskişehir

14 yıllık Şerzan Kurt davasının sanığı 4'üncü kez hakim karşısına çıktı

Muğla'da 14 yıl önce yaşanan olaylarda üniversite öğrencisi Şerzan Kurt'un ölümüne ilişkin davada 7 yıl 6 ay hapis cezası alan sanık polis memuru, kararın Yargıtay tarafından bozulmasının ardından 4'üncü kez yargılanmaya başlandı.

Abone Ol

Eskişehir 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davanın görüldüğü duruşma salonunda taraf avukatları yer aldı. Tutuksuz yargılanan polis memuru G.Ş. ve 21 yaşında hayatını kaybeden Şerzan Kurt'un babası Ömer ve annesi Necla Kurt da bulundukları kentlerden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi ile (SEGBİS) duruşmada hazır bulundu.

Sanık G.Ş, duruşmadaki savunmasında, maktul Kurt'un ailesinin avukatlarının mahkeme heyetini yanıltmak için çeşitli ifadelerde bulunduğunu öne sürerek, 14 yıldır mağdur olduğunu ve 6 yıl suçsuz yere hapis yattığını söyledi.

G.Ş, olayla ilgili kendisinin bir kez bile özür dilemediğine yönelik ifadelere ilişkin, "Suçsuz biri özür diler mi? Burada özür dilenmesi gereken biri varsa o da benim." dedi.

Şerzan Kurt'un babası Ömer Kurt ise herkesin kendisini onun yerine koymasını isteyerek, "34 yıl öğretmenlik yaptım. Ben sanığın ruh halini gördüm. G.Ş, o karanlık çete grubuyla işbirliği yaparak oğlumu hedef seçerek öldürmüştür. Savunma hakkına saygı duyuyorum. Sanık, ifadelerinde ateş ettiği mesafeyi sürekli artırmıştır. Savunması çelişkilidir. Olayın üzerine perde çekilmesini kabul etmiyorum. Sanığın en ağır cezayı almasını istiyorum." diye konuştu.

Duruşmada mütalaasını açıklayan savcı, sanığın olay tarihi itibarıyla 17 yıllık polis memuru olduğunu dile getirerek, olay esnasında müdahale sınırını kast olmaksızın aştığını kaydetti.

Savcı, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun kararı doğrultusunda G.Ş'nin "bilinçli taksirli ölüme sebebiyet verme" suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar cezalandırılmasını talep etti.

Mahkeme heyeti, G.Ş'ye ait silahın iadesine ilişkin talebi reddetti, yurt dışına çıkış yasağının devamına hükmederek duruşmayı kasım ayına erteledi.

Sanık G.Ş'nin avukatı Erol Halka, duruşma sonrası gazetecilere yaptığı açıklamada, dosyanın trajikomik olduğunu söyledi.

Genç bir delikanlının hayatının baharında ölümüne sebebiyet verilmesi yönüyle dosyanın trajik olduğunu kaydeden Halka, "Bu durum benim müvekkilim tarafından yapılmadı. Komik, bu yargılama süreci toplam 14,5 yıldır sürüyor. Şu anda da kasıma ertelendi. Cumhuriyet savcısı Yargıtay Ceza Genel Kurulu'ndan gelen mütalaa doğrultusunda 'bilinçli taksirle ölüme sebebiyet verme' suçundan dolayı cezalandırılmasını istedi. Toplam yanılmıyorsam heyetler tarafından 3 defa dosya gitti, geldi. Başta dava 'kasten adam öldürme' suçundan açıldı. Bugün 'bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermeye' düştü. Benim müvekkilim kesinlikle bu işlenen suçlarda masum. Çünkü birçok eksik hususlar var. Bunları biz duruşma esnasında sayın başkana, heyete izah ettik. Biz de bu eksik hususların ikbalini istiyoruz. Müvekkilimizin de inşallah beraatını ümit ediyoruz." ifadelerini kullandı.

Olay

Muğla'da bir kız öğrenciye laf atma tartışmasıyla 11 Mayıs 2010 gecesi başlayan, karşıt görüşlü öğrencilerin kavgasıyla sabaha kadar süren olaylarda ağır yaralanan Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümünden ikinci sınıf öğrencisi Şerzan Kurt, olaydan 8 gün sonra İzmir'de Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde hayatını kaybetmişti.

Kurt'un ölümüyle ilgili tutuklanan Muğla Emniyet Müdürlüğünde görevli polis memuru G.Ş. hakkında Muğla Ağır Ceza Mahkemesi'nde "olası kasıtla nitelikli adam öldürme" suçundan dava açılmıştı. Mahkeme, ilk duruşmada, davanın görülmesine güvenlik tedbiri amacıyla Eskişehir'de devam edilmesine karar vermişti.

Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan yargılama sonucu sanık G.Ş, 8 yıl hapis cezası almıştı. Yargıtay'ın bozma kararı sonrası sanık, aynı suçtan bu kez 16 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itirazı üzerine mahkemece verilen ikinci karar, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca usulden bozulmuştu. Sanık G.Ş. ise haksız tahrik ve iyi hal indirimi uygulanarak tahliye edilmişti.

2019 yılında davayı yeniden ele alan Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi, sanığın 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına hükmetmişti.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, yerel mahkemenin bu kararını onayan Yargıtay 1. Ceza Dairesi'ne itiraz etmişti. Başsavcılık, son olarak sanığın eyleminin "bilinçli taksirle ölüme neden olma" iddiasıyla yeniden Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na başvurmuştu.