Türkiye’nin kuzeyi ve güneyinde yaşanan sarsıntılar akıllara yine büyük İstanbul depremini getirdi. Merak edilen konu ise bu sarsıntılar neyi gösteriyor. Konuyla ilgili görüşlerini dile getiren Prof. Dr. Süleyman Pampal, deprem beklenen fay hatlarını açıkladı!

Güney ve kuzeyde sarsıntılar!

Muğla açıklarında 8 Mart'ta 4,4 büyüklüğünde bir deprem, 10 Mart'ta Antalya açıklarında ise 4,7 büyüklüğünde bir deprem yaşandı. Bu sarsıntılar, Akdeniz bölgesindeki deprem etkinliğinin devam ettiğini ortaya koydu. Geçtiğimiz günlerde ise Samsun'da 4 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.

Hürriyet'in haberine göre: Ülkenin kuzeyinden güneyine kadar yaşanan bu depremler, Türkiye'nin deprem riski altındaki bir coğrafyada bulunduğunu ve deprem gerçeğiyle her zaman karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Peki ülkenin kuzeyi ve güneyinde yaşanan bu depremler bize ne anlatıyor?

Helen Yayı ile Kıbrıs Yayı hareketleri!

Jeoloji Mühendisleri Odası Deprem Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Süleyman Pampal, Muğla ve Antalya çevresindeki depremleri, Helen Yayı ile Kıbrıs Yayı arasındaki hareketlilikle ilişkilendirdi.

Pampal, “Ege ve Akdeniz bölgesini ele aldığımızda, Helen Yayı'nın önemli bir konumda olduğunu gözlemliyoruz. Bu yay, kuzey-güney doğrultusunda gerilen ve genişleyen bir bölge olarak tanımlanır. Ayrıca, Kıbrıs Yayı adı verilen ikinci bir yay daha çizerek Kıbrıs'tan geçip, Antakya'ya doğru uzanır. Bu yaylar, Doğu Anadolu Fay Zonu ile Ölü Deniz Fayı ile kesişir. Bu bağlamda, yaşanan depremlerin bu fay hattındaki hareketlilik sonucu meydana geldiğini belirtmek mümkün” dedi.

Dalma-batma zonu!

Prof. Dr. Süleyman Pampal, Kıbrıs Yayı'nın, Anadolu Levhası ile Afrika Levhası arasındaki büyük ölçekli bir "dalma-batma zonu" olduğunu vurguluyor.

6 ay ücretsiz izne 150 madenciden eylem 6 ay ücretsiz izne 150 madenciden eylem

“Bu dalma-batma zonunda, ağır olan Afrika Levhası, Anadolu Levhası'nın altına doğru dalıp hareket ediyor. Anadolu'da bu levhanın üzerine binmekte. Özellikle Batı Anadolu kesimi, yılda üç santimetrelik bir hızla güneybatıya doğru hareket ediyor. Bu bölge son zamanlarda çok hareketli olarak dikkat çekiyor. Bölgenin depremselliğine bakıldığında özellikle 'Rodos-Girit Hattı'na doğru geçmiş zamanlarda 10 tane yıkıcı depremin meydana geldiği görülüyor Bu depremlerin büyüklükleri de 8 ve üzeri olarak kayıtlara geçmiş durumda”

Büyük deprem riski!

Rodos-Girit Hattı’nın çok tehlikeli olduğuna da dikkat çeken Prof. Dr. Süleyman Pampal, “Kıbrıs kesimi daha seyrek büyük depremler üretiyor. Örneğin, en son 1953'te 6,5 büyüklüğünde bir deprem yaşandı. Ancak hemen batısında yer alan Antalya ve çevresini de kapsayan Helen Yayı ve Rodos-Girit Bölgesi daha büyük depremler üretiyor. Bu bölgede meydana gelebilecek büyük bir sarsıntı tsunamiye neden olabilir. Tsunami, deniz tabanında meydana gelen depremin su yüzeyini kaldırmasıyla dev dalgalar oluşturur. Bu durum bölgelerinde ciddi hasara ve can kaybına neden olabilir.” dedi.

Tüm bunların dışında Kıbrıs Yayı ile Helen Yayı arasından Isparta’ya doğru uzanan Fethiye-Burdur Fay Zonu olduğunu da söyleyen Prof. Dr. Pampal, “Bu fay zonu üzerinde de deprem olabilir. Zaten tarihsel kayıtlara baktığımızda Burdur ve Fethiye’de yaşanan büyük deprem olduğu kayıtlarda yer alıyor” ifadelerini kullandı.

Samsun'da yaşanan sarsıntı!

Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun Kuzey Anadolu Dağları'nın oluşumundan sorumlu olan fay zonu olduğunu ve bu zonun Karadeniz’den geçtiği yerlerde depremlerin oluşabileceğini söyleyen Prof. Dr. Süleyman Pampal, “Bu zonun çevresinde kuzey ve güneye doğru 50-60 kilometre boyunca tali kırıklar var. Karadeniz’in iç kesimlerine doğru da faylar var ama şu anki hareketlilik levha sınırlarında oluyor. Samsun’da olan deprem bize bu bölgede daha büyük deprem olur dedirtmiyor. Ancak levhanın sınırında bu türden hareketlerin normal olduğunu gösteriyor” ifadelerini kullandı.

Bingöl ve Erzincan'a dikkat!

“Kuzey Anadolu Fay Zonu’nda gerçekleşen bu tür hareketlerde beni en çok korkutan Yedisu Fayı’nın kırılması olur” diyen Prof. Dr. Süleyman Pampal, şu önemli bilgilerin altını çizdi:

“Yedisu Fayı, Bingöl ile Erzincan arasında yaklaşık 75-80 kilometrelik bir fay kuşağı. Ayrıca, bu bölgede Doğu Anadolu Fay Zonu ile Kuzey Anadolu Fay Zonu'nun kesiştiği bir noktada. Fay, son 200-250 yıldır kırılmadı ve tarihsel kayıtlara göre 7,4 büyüklüğünde bir deprem üretme potansiyeli görünüyor. Günümüzde ise bu fayın enerjisini biriktirdiği ve tekrarlanma süresini tamamladığı düşünülüyor. 6 Şubat depremleri öncesinde Yedisu Fayı'nın ilk kırılacak faylardan biri olduğu öngörülmekte. Dolayısıyla, denize daha yakın olan kuzey bölgelerinden ziyade, Bingöl ve Erzincan çevresinde büyük bir deprem riski bulunduğunu düşünüyorum” dedi.

Kaynak: HABER MERKEZİ