Bizim derin engin bir umman bir okyanus gibi olan İslâm Medeniyetimizde insan uyaran, insan onaracak sözlerden biri.

KITA

İnsanlık şerefine yaraşan aşk, her neredeyse sakınmak ve gizlenmek de ona gerekli bulunan meziyetlerdendir. Tabiatın isteklerinden ve nefsin arzularından gelen aşk, yırtıcı canavarların tabiatına yaraşır.

Şairi?

Osmanlı eğitim sisteminde sarsılmaz bir yer verilmiş, Mevlâna kadar önemsenmiş olan Molla Camî . Baharistan isimli kitabında. Millî Eğitim Bakanlığı Yayını M. Nuri Gençosman çevirisi.

Artık saati gelmedi mi?

Eğitim, klasik dönem örnek alınarak ruhlandırılmalıdır. Evet, 'ruhlandırılması' çocukların, 'vasıflandırılması'...

Dışardan, işlerin iyi gitmesine ustalıkla mani olanların keyfi kaçacak olsa da. İyi sanat onların sezdirmeden bezdirmeleri çünkü. Onurla oynarlar.

İki unsur mutlaka ıslah edilmesi gerekecek kadar bozulmuş durumda. Biri Adalet, öbürü de Eğitim. Elbette asırların içine işlemiş bir rutubetin kokusudur söz konusu olan. İnsanın bozulması (küçük) emmarelerle başlar. Erken teşhis toplum doktorluğunda da uygulanabilir. Ve asıl önemli olan da bu değil midir?

Ama toplum 'doktorluğu' pek öyle olmayabilir. Sorumluluk mevkiinde bulunan, kaza ve takdirin oraya getirdiği kişi bir doktoru örnek almalı yönetirken. Demem o ki bir belediye başkanı, içinde bir hekimi duymalı. Bir imaj değeri var bunun, verimlendiren bir içsel boyut olur. Biliyorsunuz doktor kişide yalanlık olmaz. Dürüst bir doktoru dahi biraz savunmasız bırakan bu yalansızlıktır. Yeter ki ehil adam olsun toplumla arasındaki mesafe onun yazgısıdır mesleğinin iktizası bir yazgı.

Bir devlet adamı, bir bakan zaten öyle. Çağ dönüyor yavaş yavaş... Artık kendi kültür ve medeniyetimizle işler hangi özlerle yürümüş, iş ve eser bağı neler şakımış, örnekleri, timsalleri onlarda bulmak, yükselen bir eğri olacak. Geleceğin mantığı, bu.

Türlü belirtileri var bunun.

Benim için çok özel bir insan aşağıdaki şiirin yazarı, kendisini adaletin tecelli ve dağıtımına adamış bir insandı. Böylece mesleğinde son derece başarılı olduğu meslekdaşları tarafından hâlâ ifade edilir. Bir açık suçyüzünden hapishaneye gönderdiği mahkû m, tahliye olduktan sonra, çarşıda karşılaşınca - 'Ver baba, elini öpeyim' kabahati sende bulmaktan vazgeçince, ıslah oldum ben hakim baba! diyerek elini öpmüş.

ANADOLUM

Dağları, ormanları, akarsularıyla

Ne güzelsin, tarih dolu Anadolum.

O çıplak, çorak, taşlık topraklarıyla,

Ayrı bir ziynet ve değersin, Anadolum.

Derinliğinde gizli hazineleriyle,

Göz dikilir tek varlığına Anadolum.

Ulû hiyeti müterennim, minarenle

En güzel muvahhidsin Anadolum.

En halis niyetli, cefalı insanlarınla

Tevhid ve tevekkül simgesi Anadolum.

Toprağı kanıyla sulayan şehidiyle,

Sen, ne mübarek bir beldesin Anadolum.

Bağrında gizli kalan hasletlerinle,

Ulvî bir ziynetsin Anadolum.

Tarih esrarı manası varlığınla,

Sen, mütevazi abidesin Anadolum.

Her şeyinle ve değerlerinle Tanrı eserlerinle,

Kul eli değmemiş bahtsız Anadolum.

Toprağıyla, insanıyla herşeyile,

Fakirlik yoksulluk sembolü Anadolum.

Ve ben seni, Meryem Ana, Noel babanla

Öğünenlerin hallerine, hep ağlarım, Anadolum.

Rahmetli babam, yazdığı şiirleri Sadeddin Berki/ Nazım Denemeleriyle Gerçekler adıyla toplamıştı.