Mehmet Akif Ersoy ve Ziya Gökalp`in fikirlerini olgunlaştırdığı Halkalı Ziraat ve Veterinerlik Mektebinde, şimdiki adıyla İstanbul Sabahattin Zaim Ü niversitesi`nde 6 Aralık 2019 tarihinde Telif Hakları Sempozyumu`nu başarıyla tamamladık.

Sempozyumla ilgili değerlendirme ve sonuçyazısı yazmak için konuyu özellikle biraz beklemeye aldım. Demlenmeye bıraktım. Her faaliyetin, ilişkinin, irtibatın, insanlar ve toplumlararası ilişkilerin görünen ve bilinenin ötesinde sadece ilgillerin bildiği, takip ettiği ve değerlendireceği arka plan vardır. Bu anlamda sempozyum hikâyesi, süreci ve sonuçları ayrı bir kitap olabilecek boyuttadır bana göre. Birçok yönüyle ele alınabilir.

Sempozyumla ilgili olarak 2019 yılı Mayıs ayı içerisinde ilk defa Av. Dr. Cahit SULUK ile Altunizade de ki avukatlık bürosunda bir araya geldik. Cahit Bey ile hem hemşeri hem de benden önceki İLESAM İstanbul Şube başkanlarından olması hasebiyle ayrı bir muhabbetimiz vardı. Aslında ilk toplantımıza sempozyumun düzenleme heyeti başkanı olan Prof. Dr. Mustafa ATEŞ hocamız da katılacaktı ama son anda üniversite de bir toplantısı çıktığı için katılamadı ve bize konuya çalışmamızı söyledi. Sonrasında birkaçdefa bir araya geldik. Daha çok ta sempozyum konusu gibi sosyal ve dijital medya üzerinden yazışarak ve konuşarak konuyu olgunlaştırdık.

En basitinden en karmaşığına bir etkinliği planlayanların ilk düşünmesi gereken husus etkinliğin hedef kitlesi kimdir? Bu hedef kitlenin faaliyete katılımı nasıl sağlanır? Soruları olmalıdır. Biz de bu soruları tartıştık. Faaliyet yeri de bu açıdan önemliydi. Mustafa hoca için üniversitede yapılması önemliydi. Cahit Bey ise dinleyiciler açısından İZÜ Halkalı yerleşkesinin ulaşım yönünden dezavantajını vurguluyordu. Ben ise başından beri faaliyet için en uygun yerin üniversite olmasını ve Halkalı yerleşkesinde yapılmasında ısrar ediyordum. İkinci ısrar ettiğim nokta ise 230 kişi kapasiteli salonun dolacağı/doldurulacağı yönünde başından beri ısrarlı söylemimdi. Nitekim Telif Hakları Sempozyumuna bildiri sunan uzmanların dışında tam 265 misafir katılmıştı. Sempozyumun bitimine doğru saat 18.00`de salonu saydığımda 130 misafirin salonda bulunduğunu tespit ettim. Sempozyuma Ankara, İzmir, Ordu ve Adana gibi illerimiz ile Bulgaristan`dan da katılanlar vardı.

Sempozyum sonrasında katılımcı listeleri üzerinde yapmış olduğum sayım ve döküm sonrası katılımcıların 57 tanesinin avukat ve hukukçu olduğu görülmektedir. Ayrıca web sitesi üzerinden sempozyuma online kayıt yaptıran ve çoğunluğu hukukçu olan 85 katılımcı da faaliyete çeşitli nedenlerle katılamamıştır. Cep telefonu ve göndermiş olduğumuz maillerde katılmama durumunu bildirmelerini rica etmemize rağmen bir tek Türk-Alman Ü niversitesi öğretim üyesi Dr. Tolga CANDAN Bey acil bir işinin çıktığı mazeretiyle sempozyuma katılamayacağını bildirdi.

Şu halde Telif Hakları Sempozyumu`ndan dolayı katılan ve katılmayan 350 civarında uzman ve telif haklarına ilgili bir topluluk ile yakın temasımız oluştu. Bu topluluk bundan sonraki çalışmalarımızın da bir biçimde içerisinde yer alacağı için çok değerli ve anlamlıdır. Çünkü bu topluluk gönüllülük ve ilgililik esasına göre oluşturulmuştur. Hiçkimseye ve hiçbir öğrenciye katılım için zorlama ve telkinde bulunulmamıştır. Hatta Arel Ü niversitesi`nden bir grup öğrenci hocaları Gözde Zeytin ÇAĞRI hanımı kendilerini götürmeleri için zorlamışlar. Gözde hanım da sabah bir grup öğleden sonra da başka grup getirerek öğrencilerinin katılımını sağlamıştır. Sempozyum sonrası dernek üyemiz de olan Gözde Hanım sempozyumun başarısının görünmeyen kahramanlarındandır.

Katılımcıların sempozyum koordinatörü olan ben ve Mehlika GİDER hanımla doğrudan iletişim kurmalarına imkân sağlamamız da önemli bir faktördü.

Yukarıdaki soruya tekrar dönmek istiyorum. Salonun dolacağı yönünde niçin ısrar ediyordum:

Birincisi Mustafa ATEŞ hocanın üniversitelerin Hukuk Fakülteleri nezdinde faaliyeti bildirmesi ve Cahit Bey`in de çabaları sonucunda elli civarında katılımcının salona geleceğini öngörüyordum. Kalan kısmını Telif Hakları Derneği olarak biz çalışacaktık. Benim 1992 yılından bu yana etkinlik tecrübem vardı. Kamuoyuna açık ve kapalı son on yılda aşağı yukarı 300 faaliyetim vardır. Bu faaliyetlerin en risklilerinden birisini 25 Temmuz 2018 tarihinde yaptık ve Beyoğlu`nda 450 kişilik salonu nitelikli bir katılımcı kitlesi ile doldurmuştuk. Ü stelik bu çalışma bir hafta içerisinde tamamlanmıştı. Sosyal medyayı kullanamamıştık. Web sitesi üzerinden hedef kitle ile temas kurmaya zamanımız yoktu.

Ben ve sempozyum ekibi arkadaşlarım buna benzer bir çalışma yapacaktık. Faaliyete bir ay kala web sitemiz, sosyal medya hesaplarımız, görsellerimiz hazırdı. Dar çerçevede tuttuğumuz sempozyum ekibi ile birlikte geniş çerçevede Telif Hakları Derneğimizin 150 üyesini de sürece dâhil etmiş ve watshup gruplarımız üzerinden devamlı dikkatlerini dingin tutarak sürece dâhil olmalarını sağladık. Nitekim sempozyuma 50 civarında arkadaşımız dernek bünyesinden katılmıştır.

Sempozyum ekibi, sunucu, edisyon sorumlusu ve koordinatör konumundaki arkadaşların hakları olduğu için sempozyum görsellerinde isimlerine yer verdik. Bir kısmını plaket vererek onurlandırdık, önemli bir kısmına plaket verileceklere plaket verdirerek derneğimiz ve sempozyum için çok değerli işler yaptıklarını onlara hissettirdik. Bir nevi somut biçimde teşekkür ettik. Bütün bunlar aslında insan ruhuna uygun ve insan erdemi ile ilgili şeylerdi.

Salonda yer alan katılımcıların en az yarısının bilgisayar, cep telefonu ve defterlere notlar aldığını gördük. Sabahtan akşama değin notlar alında. Salon girişlerinden yani katılımcıların arka tarafından baktığımızda açık bilgisayar ve cep telefonlarının salonu görsel bir şölene dönüştürdüğünü gördük. Onlarca aydınlık huzmeleri dikkat çekiciydi.

Katılımcıların arasında yer alan ve kapanış konuşmasını yapan Orhan Gencebay da sempozyumu baştan sona takip etti ve deftere en çok not alanlardan birisi oldu. Gencebay`ın yardımcısı Barış Önay Bey daha sonra Orhan Gencebay`ın ilk defa bu kadar uzun süre bir faaliyette bulunduğunu bana aktardı.

Sempozyuma TRT`nin çeşitli birimlerinden en az on kişi katılmıştı. Sairler, yazarlar, müzisyenler, güzel sanat eseri yapanlar, oyuncular, meslek birlikleri, yayınevleri, Müzikotek ve Arçelik gibi firmalar, marka-patent kuruluşları, Show TV ve Kanal D gibi televizyonlar, yönetmen ve yapımcılar, Bilgisayar ve bilişim mühendisleri, Tübitak ve Esenler Belediyesi gibi kamu kurumları, eğitimciler, mali müşavirler, telifle ilgili emniyet görevlileri, hâkimler ve savcılarımız ve diğer hukukçularımız salonda bulunuyorlardı. Bu denli geniş ve farklı yelpazede meslek gruplarının oluşturduğu dikkatli topluluğun doğal olarak bir arada olduğu ilk ve tek Telif Hakları Sempozyumu bu olsa gerek.

Sempozyum sunucumuz ve dernek yönetim kurulu üyemiz Doç. Dr. Nermin Özcan ÖZER tek kelime ile muhteşemdi. Kendisi Marmara Ü niversitesi Öğretim Ü yesi olan Nermin Hanım üniversitesinin hazırladığı programların da tek ve vazgeçilmez sunucusudur. Ben de bir defa onun sunduğu konser programına katılmıştım. Sempozyum da üniversitede gerçekleşeceği için üniversite ruhunu bilen Nermin Hanımdan sunucu olmasını istirham ettim.

Katılımcıların bir kısmı bana da sunucu ile birlikte sunum metni konusunda çok iyi çalışmış olduğumuzu söyledi. Hâlbuki hiçbir araya gelmemiştik. Kendisine programı, afişi ve plaket verilecekler listesini sosyal ve dijital medya ile göndermiştim. Sempozyum sonrasında kendisine Türkçeyi kullanma yeterliliğinin, diksiyonunun, geçişlerde bağ kurma ve bağlantı cümlelerinin söylemem üzerine bana bildiri sunacaklar ve plaket alacaklarla ilgili olarak günlerce en ince ayrıntısına kadar dijital ve sosyal medyadan araştırma yaptığını ifade etti.

Esasında 'Telif Hakları Sempozyumu' başlığı altında yapılan ilk faaliyetti. Alt başlık olarak Telif Haklarında Güncel Gelişmeler: Dijital alanda Telif Hakları konusunu koymuştuk. Bu başlıklar da dikkat çekiciydi.

Bütün bunlar Telif Hakları Sempozyumu`nun başarısını yükselten unsurların bir kısmıydı.

Bütün bunlar özü itibarıyla bilimsel olan sempozyum için de artı unsurlardır. Sonuçta bütün bunları problemin ve çözüm yollarının kamuoyu tarafından bilinmesi ve haklaya daha fazla ilgilinin katılması amacıyla yapmaktayız. Bu anlamda yazılı, görsel ve sosyal medya çalışmaları da hedef kitleye ulaşmamız açısından önemli bir unsurdur. Tesbit edebildiğimiz kadarıyla sempozyum İttifak ve Karar gazetelerinde haber olarak yer aldı. İhlas Haber Ajansı, Anadolu Ajansı ve Demirören Haber Ajansları tanıtım ve duyurusunu yaptı. Sosyal ve dijital medyada etkili olarak yer aldı. Ayrıca açılış konuşmacıları, misafir konuşmacı ve plaket töreninin program başlarında yapılması da medya açısından haber çıkabilecek önemli ayrıntılardı.

Dolayısıyla bütün bu uygulama, ritüel ve unsurlar bilimsel bir sempozyumun önemini, etkisini, saygınlığını, derinliğini ve bilinirliğini de arttıran pekiştireme unsurlarıdır.

Telif Hakları Sempozyumu uyguladığımız ve adeta bir saatin dişlileri gibi yönettiğimiz süreçle her yönüyle başarılı bir faaliyet olarak tarihimizde yerini alacaktır.