Türkiye olağanüstü bir bitki çeşitliliğine ev sahipliği yapıyor.

Bunların arasında, insanoğlu için doğrudan ekonomik değer taşıyan, tarım ürünlerinin doğadaki yabani akrabaları ve insanlar tarafından seçilmiş eski yerel ürün çeşitleri özellikle öne çıkar. Günümüz tarım ürünlerinin (tahıllar, baklagiller, yem bitkileri ve meyve ağaçlarının) yabani ataları Türkiye`nin doğasında yaşamaya devam ediyor. dünya çapında tarımı yapılan ürünlerin hem yabani akrabaları hem de eski yerel çeşitleri bakımından çok zengin sekiz merkez belirlemiştir. Türkiye, bu merkezlerden ikisinin içinde yer alıyor.

`height=
  İvriz Rölyefi 

Günümüzdeki Anadoluda tüm buğdayların atası olarak bilinen siyez buğdayının öyküsü ise, 1o bin yıl önce insanoğlunun yerleşik hayata geçtiği an itibariyle başlıyor.

Anadolunun kendine özgü türlerinden biri olan bu buğdayı tasvir eden  tek kaya kabartması dünyadaki en eski tarım anıtı niteliğindedir ve Konya`nın Ereğli ilçesine 12 km. uzaklıktaki İvriz köyü yakınlarındadır. Büyük bir kaynağın yakınındaki dik kayalık yüzey üzerine oyulmuş olan rölyef 4.20 m. yüksekliğinde ve 2.40 m. genişliğindedir. Tuwana Kralı Warpalawa`yı bir elinde buğday başakları diğerinde üzüm salkımı  ile gösterir. önündeki Luvi hiyeroglifi ile yazılmış 3 satırlık yazıt vardır Tuwana Kralı Warpalawa Asur kaynaklarından Urballa olarak bilinmektedir. kaynaklara göre M.Ö. 738-710 yılları arasında hüküm sürmüştür 

Arkeolojik  olarak bakarsak  buğdayın en eski adı emmer buğdayının atası ise einkorn (almanca tek başak anlamındadır) buğdayıdır. Einkorn 14 kromozomlu iken emmer 28 kromozomludur... Günümüz buğdaylık ekmeklere kullanılan buğdayın kromozomlarının sayısı 42... Doğada 14, 28, 42 kromozomlu buğdaylar var ve iklim değişikliği nedeniyle soğuğa dayanıklı olarak kromozom sayısı 28 adetten 42 ye kadar çıkmıştır. buğdayın gen merkezi Anadolu, Batı İran ve Kafkasya dır. Gluten oranı az olan Kavuzlu buğday da denilen spelta buğdayının genlerinin kökeni de Anadolu ve Avrupa ya dayanır... Kars bölgesinde soğuğa dayanıklı yöresel olarak adına çatal siyez denilen kavılca buğdayı 28 kromozomludur.Kromozom sayısı 14 olan Kastamonu siyez buğdayına ise doğu anadolu bölgesinde çıplak manasına gelen cıbıl arpa denir.

Türkçe de buğday kelimesinin etimolojik kökeni Uygurca ya dayanır. Moğolca bugadan, eski Türkçe de boguda olarak bilinir.

Hititler ve Frigler tarafından da tarımı yapılan siyez buğdayına verilen ilk adlardan biri, Hititçe bir kelime olan Zız`dır.

  Konya gibi Anadolu`nun farklı  verimli topraklarında hayat bulan bu çok özel buğday türü bugün için daha çok Kastamonu yöresi ve İhsangazi ve Daday ilçelerinde yetişiyor. Ancak Siyez, varoluşunun en zor zamanları yaşıyor. Yöresel buğday üretimi gün geçtikçe azalıyor, yerli tohumlarımızın yerini yabancı hibrit tohumlar alırken, ülkemiz de tarım ülkesi kimliğini gitgide kaybediyor;

Türkiye`nin buğday biyoçeşitliliği tehlike altında çünkü:

  i) endüstriyel tarım, ii) kimyasal tarım ilaçlarının aşırı kullanımı, iii) meralarda ağır otlatma ve yangınlar iv) tarım alanlarının kentsel, endüstriyel ve turizm amaçlı yapılaşması v) mera,

orman ve sulak alanların tahrip edilmesi, vi) küresel iklim değişikliği, vii) Türkiye`nin önemli biyoçeşitlilik merkezleri ve Önemli Bitki Alanlarının (ÖBA) korunamaması gibi nedenlerle ciddi tehditlerle karşı karşıya bulunuyor.

Siyez buğdayı tek başakçıklı olması ve sıkı kavuz (buğdaygillerin başağında, başakçıkları ya da çiçeği saran kabuk) yapısı ile hastalık ve zararlılara dayanıklıdır. Kurak şartlarda ve fakir topraklarda rekabet gücü yüksek bir tür olarak bilinir. Yapılan çalışmalarda yüksek yağ içeriği ve ekmeklik buğdaya göre daha fazla sarı renk veren lutein içermesin ile karakterizedir. Beslenmedeki önemi açısından bakıldığında tam tahıl tüketimi ile ilintili sağlık yararları ve düşük glisemik indekse sahip olması nedeniyle dikkate değer bulunmuştur. Fonksiyonel besin olarak protein, fenolikler, tokoferoller ve karotenoidler açısından diğer buğday türlerine göre daha zengin bir yapıda olduğu saptanmıştır

Siyez bulgurunun üstünlüklerinden birkaçtanesinden sırası gelmişken bahsedelim.

1. Kan yağlarını düşürücüdür. Posadan zengindir.

2. Lifli yapısından dolayı sindirimi kolaylaştırır. Kabızlığı engeller ve bağırsak kanserini önler. Bağırsakları temizleyici özelliği var.

3. Yüksek antioksidan içeriğe sahip. Hücre yapısını korur ve yaşlanmayı geciktirir.

4. Bozulmaz ve küf yapmaz.

5. Doymamış yağa sahiptir ve toplam yağ oranı düşük olduğu için sağlıklı bir besin maddesi.

6. Kolesterol içermiyor.

7. Dünyada glisemik endeksi insanlara en uygun gıda, siyez bulguru.

8. Bakliyatlarla karıştırıldığında dünyadaki en önemli besin kaynağı durumuna geliyor.

Siyez, İtalya menşeli Slow Food hareketi tarafından presidium ürün sertifikasıyla taçlandırıldı. Slow Food organizasyonu ayaküstü yemek alışkanlığına fast food karşı alternatif olarak geleneksel ve yerel yemek ve yeme biçimlerini, yerel ekosistemlerin özelliklerini korumayı teşvik eden hareket olarak tanımlanıyor.  Peki presidium ürün ne demek? Presidium olarak onaylanan bir ürün Slow Food`un tasarladığı paket ve etiketle, dünya pazarına çıkabiliyor. En önemli avantajı presidium üreticilerinin bir araya gelerek, bu tohuma, bu zanaata, biyoçeşitliliğe ait bir ortak bir çalışma yürütmesi. Sahip olunan değeri korumayı ve devam ettirmeyi vaat eden bir söz veriliyor. Giderek yaşlanan nüfusla bağlantılı olarak obezite ve sağlık sorunları artan ülkemizde ekmek üretiminde ve unlu mamullerde bugün siyes buğdayı önemli bir alternatif olabilmeli ve tarımsal gıda üretim ve tüketim zinciri içerisinde önemli bir yer alabilmelidir.