IV. Türkçede yeni bir tanımlama

Tuhaftır: İmge sözcüğünün Simge den elde edilmiş olduğunu sananlar çoğunlukta görünüyor. Oysa simge` dramatik bir şekilde sunî bir kelime olmuş fakat yadırganan imge`dir her zaman tabiî bu bakışımız yadırgayanlar için. Bir ikinci tuhaflık da şudur, Bizler şair, şiir okuru, eleştirmen, kitap tanıtmanları, şiir çevirenler imge`yi Fransız ve İngilizce image`den geliyor sanırız. Sanırız çünkü ya hiçdüşünmez ya az düşünürüz. İmage`a benzeşimle Türkçeleşmiş değil ki. Bir espriye bürüyerek söylersek: a` araya gitmiş değil.

İmge` hâlis Türkçedir, Türkçeleşmiş Lâtince değil. Ayrıca, lâtin harfleri yanında Süleyman Nazif in yazdığı harflerle yazılsa elif`, ye`, mim`, kef` ve e` harfleri kullanılır, imge` olsun simge` olsun henüz o harflerle yazılmayı tatmış sözcükler değiller. Hat Sanat ının paradoksal durumuna bir im.

V.

Açık olan bir şey var: Batı şiiri, İslam şiirindeki atılımların getirdigi sonuçları veri olarak görmüş ve almıştır. Yerleşmiş örnek: Grek ve Romalı şairlerde kafiye bilinmezdi. Çünkü sesteş kelimeler arasında bir etkileşim onlarda doğmamıştı. Neden doğ(a)mıyordu. Ü zerinde düşünmeye değer doğrusu. Buna karşılık onlarla eşzamanlı İslamöncesi Arap şairlerinde kafiye bulunmaktadır. Endülüs ve Sicilya Arap şür çevresinde tanıdıkları kafiye Roma sonrası Avrupalı şairlere çekici gelmiştir. Turubadurlarda kafiye benimseniyordu. Daha sonra Dante ve Cavalcanti Lâtif Yeni Şiir (Dolce Stil Nuovo) akımında duyarlılıkta derinleşmeyi kafiyelerin gizemli kılavuzluğunda yaşamayı seçtiklerini görüyoruz. Asıl yenilik aşk temasını ruhtan benimsemeleri olmuştur. Kafiye duygusu` ile aşk arasında ontik bir bağlaşım bulunduğu öngörülebilir. Bu bakımdan, kafiye Batılı şairlerin şiirlerinde doğmamış, onların keşfedememiş olduğu, fakat başka medeniyetin, İslam medeniyetinin şiirinde bulunduğunu hayretle gözlemledikleri bir şiir-olayı öğesi sayılır. Dante`nin 'Rime' adı altında kitaplaşan şiirleri kafiyenin Endülüs ve Sicilya şairlerinden, alımlanması sürecini de ifade edecektir. Dante`nin, Cavalcanti`nin gözünde şiir kafiye ile özdeşleşecek raddeye varmıştı.

Şiirde sembol öğesinin oluşmasında sesteş kelimelerin yol açtığı bir duyarlılık yoğunlaşmasının da payı olmalıdır. Bunu Fransız şiirindeki simge anlayışından önce Arap, İran ve Türk simge duygusu, Batıdakinden farklı olarak ve hatta ona benzemeyerek sayılan halkların simgesel doğrultuda şiirin oluşum ve ilerlemesinde (yeniden) bulgulamamız gerekmektedir. Yeniden, çünkü Seyh Galib`den sonra Batı şiirine zorlama yöneliş. Victorya Holbrook`un aşkın okunmaz kıyıları adlı önemli ve bir ders` olan incelemesinde tanıladığı üzere, yabancılaşma olgusu ile birebir ilişkide olmuştur.

VI.

Acaba imgeyi aşağıdaki kavrayışla birlikte düşünebilir miyiz:

'Öznenin (suje), daha önce etkisinde kaldığı, ama hemen o an bir tepki göstermediği, ya da ancak pek yetersiz bir tepki gösterdiği bir heyecanın veya bir şokun kalıntılarından kurtulmasını sağlayan emosyonel boşalma.'

Paul Foulquienin yukardaki cümlesi abreactionun tanımlanmasına yöneliktir. Burada ab öneki uzak başlangıç` yani başlamada gecikmeyi ifade amacıyla kullanılmaktadır onun tarafından. Abreaksiyon deniliyor psikoanalistlerce kotarılmış bir neolojizim olduğu da vurgulanmıştır (Foulquie, 2000).

Foulquie, M. Choisy`nin: 'Buna, postreaksiyon (arttepki) demek daha doğru olurdu.' Şeklindeki ihtiyatlı yaklaşımı da kendi izahını içine almaktadır.

XIX. yüzyılın ikinci yarısında başlayarak Fransız şiirinde, XX. yüzyılın başında da Amerikan -İngiliz şiirinde imgeye geçiş` diyebileceğimiz bir süreçyaşanmıştır. T. S. Eliot`ın Jules Laforgue şiiriyle olan pişme süreci aynı zamanda bir değişimi de içeriyordu.

Haftaya üçüncü bölüm...