İstanbul Şehir Tiyatrolarında şu sıralar renkli bir müzikal oyun sergileniyor. Ali Mert Yavuzcan ve Özge Özder’in başrolünü paylaştığı ‘Bak Bizim Şarkımızı Çalıyorlar’ oyunu seyircilerden tam not alıyor. Ali Mert Yavuzcan, ile oyuna ve oyunculuğa dair keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

Oyuncu olmaya nasıl karar verdiniz?

Çocukluğum yurtdışında geçti. Ortaokul ve liseyi Yunanistan’da okudum ve orada drama dersleriyle başladım. Önce keyifli olduğu için aldığım drama dersi daha sonra bir yaşam tarzına dönüştü diyebilirim. İlk oyunum Kabare’ydi ve ben başrol oynuyordum. Oyun sonunda drama hocamın ağlayarak aileme 'Bu çocuk tiyatro yapmalı' dediğini duydum. Onun gözyaşlarını görünce 'Evet, ben bu işi yapmalıyım' dedim. Sonra bilkan oyunculuk... Şehir tiyatroları yaklaşık yirmi yıldır oyunculuğun her dalında yer aldım ve almaktayım.

Neden tiyatro?

İnsana kendini hatırlatmak için... Bir oyuncunun sorumlulukları vardır. O da sosyal varlık olan, insanın tarihteki yansımasını onlara göstermek. Bende hem kendimi hem de biz insan oğlunu tarih içinde daha iyi tanıyabilmek ve yansıtabilmek için seçtim bu şahane mesleği...

Sizce Türkiyedeki tiyatro gelişimi ne yönde, siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hayat nasıl gelişip, değişiyorsa elbette. Tiyatro da dönüşüp gelişiyor ama, yeterince desteklenmiyor... Yoksa genç tiyatrocu arkadaşlarımız inanılmaz performanslar sergiliyorlar. Hem seyirciler hem devlet büyüklerimizin daha fazla destek vermesi gerekiyor. Daha özgür ve eleştiriye sansürler yemeden yapılması gerekir ama bu konuda maalesef bazıları destek yerine köstek oluyor. Biz bu eleştirileri yapacağız ki! Kültürümüz de memleketimiz de dönüşüm ve gelişim olsun!

Sizi tiyatro mu daha özgür kılıyor sinema/dizi sektöründe olmak mı?

İkisininde yeri ayrı hayatımda. Hangisinde daha özgürüm? Özgürlük bakış açılarımızla alakalı. Eninde sonunda kollektif işler bunlar. Vizyonumuz hayata dair ne kadar genişse, yaratıcılığımız da o kadar özgür olur. Dış etkenler müdahale etmediği sürece düşünce ne kadar özgürse, sanat dalımızı o kadar iyi yansıtırız. Elbette! birinde sanat yapıyor diğerine yeri gelince merak olarak bakıyoruz ama yaratı ve özgürlük içimizde onu ne kadar, nasıl yansıttığımızla alakalı aslında.

‘Bak Bizim Şarkımızı Çalıyorlar’ oyununa hazırlanma sürecinizi anlatır mısınız?

Oyun geçen sene yönetmenimiz tarafından bir teklif olarak bana geldi. Özge ile yirmi yıla aşkın bir dostluğumuz var. Benim konservatuardan beri arkadaşım onunla oynayacağımı duyunca hemen kabul ettim. Prova sürecimiz yaklaşık iki buçuk ay sürdü. Bir müzikal için oldukça kısa bir süre aslında ama şahane ve disiplinli bir ekibimiz var. Herkesin pozitif enerjisiyle şarkı provalarından, sahne provalarına, dans provalarından metin çözümlemeye inanılmaz bir azim ve keyifle çıkarttık oyunumuzu. Şahane bir ekibe sahip olduğum için çok şanslıyım.

Size birkaç kelime söyleyeceğim, aklınıza ilk gelen şeyi söyler misiniz?

Sahne? =MASKE

Mutluluk? =ÇINAR(OĞLUM)

Şöhret? =DİZİ

Para? = RAHATLIK

Yemek? =TACO