Osmanlı devletinin balkanlara ilerlemesinde genişleme, kolonizasyon ve ekonomik sebeplerle ihtiyaçduyduğu İnsan kaynağını büyük nüfusa sahip Anadolu`daki Yörük aşiretlerince karşılandığını biliyoruz.

Osmanlı sosyal yaşamında Yörükler otlaktan yaylağa göçmeleri yaylak kışlak mahalleleri arasında dolaşmaları sebebiyle kanunnamelerde konar göçer olarak ifade edilmiştir 13 asrın ortalarında Denizli-İzmir arasına 200 bin Kastamonu havalisine 100 bin Kütahya &ndash Afyonkarahisar arasına 30 bin çadır göçebe Türkmen &ndash Yörük yerleştirildiğini bunların bir kısmının keçe çadır bir kısmının kıl çadır kullandığını bulundukları bölgelerde köyler ,kasabalar kurduklarını ,ziraat ekonomisinİ ahilik vasıtasıyla da el sanatları ve ticareti ve esnaflığı organize etmişlerdir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde de zaman zaman iskan sorunu yaşayan Taifei-Yörükan olarak ta adlandırılan konar göçerlerin faaliyetleri yerleşik hayata alışıldıkça ve bazı dönemlerde devletin zorlaması ile giderek azalmış ve bugün nüfus karaman mersin ve adana da konar göçer olarak birkaçyüzlere düşmüş vaziyettedir.

Ü lke nüfusunun artması tarım topraklarının genişlemesi kentlerle kırsal ormanla yerleşim yerleri arasında sıkışan, hareket alanı azalan bu küçük hareketli nüfusun ekonomik faaliyetlerini bir şekilde kısıtlamaktadır.

Bugün yoğun olarak Adana, Mersin, Aydın, Konya, Afyon ,Kırıkkale vb illerde yaşayan örf ve adetlerine bağlı bu Yörük Türkmen aşiretleri konar -göçer usulle asırlar boyu önemli bir ekonomik faaliyet küçük baş hayvancılık ile uğraşmakta olup asırlardır aynı metotla üretime katkı sağlamaktadırlar . Ağırlıklı olarak Toros Dağları`nda yapılan bu yaylacılık faaliyeti sebebiyle ormanlık sahalarda ve yerleşim yerleriyle ihtilaflı konular gündeme gelmekte ve yaylacılık faaliyeti kısıtlanmak istenmektedir.

2000 li yıllardan başlayan bir anlayışla 'Avrupa kıl keçisini ormanlardan çıkararak yerine, verimi daha yüksek olan ormanlar için zararı da olmayan Saanen keçilerini ikame edelim . Orman Bakanlığımız bir yandan ağaçlandırmayla meşgul, büyük emekler sarf ediyor, tel örgüyle tohum atılan yerleri, fide ekilen yerleri çeviriyor, ama kıl keçisi sürüsü bir defa ekili alana girerse tamamını yok ediyor. Yerleşik şekilde diğer ırk keçiye öncelik verirse, iki taraf için de yararı olur' düşüncesi ve karar vericilerde hakim görüş olmuştur.

Yörüklerin bir kolunu temsil eden Mersin-Karaman bölgesi Sarıkeçili dernek başkanının bu konuda hayli önemli ve dikkat çekici, 'Şimdi öyle bir şey ki binlerce yıl öncesinden Orta Asya`dan Anadolu`ya göçederek gelen kara çadırlarda kıl keçilerimizle, atlarımızla, develerimizle birlikte Anadolu`nun çeşitli yerlerinde yaşamımızı sürdürmekteyiz. Doğayı koruyan, ormanı koruyan, çevresini koruyan hani binlerce insanların arasında yüzlerce aile kara çadırda hayatını sürdürmektedir. Seyyar eğitimimiz, seyyar sağlık hizmetimiz ve göçyollarımızdaki su sorunlarımıza çözüm hala üretilmeli. Büyük devletimizin bu kültürü yaşatan, dağları, ormanları koruyan çobanlarımıza eğitim ve ekonomik konuda destek sağlanacağını bekliyoruz. '

Keçiler orman yangınlarını önlüyor!

-Orman yangınlarının önlenmesinde kıl keçilerinin önemli fonksiyonları bulunmaktadır. Orman yangınlarını küçük alanlar içinde tutmak ve yayılmasını önlemek amacıyla her yıl, binlerce kilometre yangın emniyet şeridi ve yolu tesis edilmektedir. Keçilerin açtıkları patikalar, doğal yangın emniyet yolu ve patikası görevi yapar. İnsanoğlu, için bu patikaları açmak ve tesis etmek pahalı ve zordur. Keçiler bunu yaparak, çıkan yangınların önlenmesine katkıda bulunur.

ABD yangınla mücadelede keçileri kullanıyor

-Keçiler yetişkin ağaçların bulunduğu bir alanda otlatılırlarsa, ormana zarar değil yarar getirir. Çünkü yetişkin ağaçların çevresindeki bütün bitki örtüsünü temizlerler. Böylece yangının yayılma riskini artıran unsurlar ortadan kaldırılır. Bir yangın çıktığında alevler, zemindeki arazide bitki kalıntısı kalmadığı için yayılamaz. Böylece, yetişkin ağaçların bulunduğu sahadaki yangın yayılma olanağı bulamaz. Nitekim Amerika Birleşik Devletleri, orman yangınlarıyla mücadelede keçileri etkin bir şekilde kullanmaktadır. ABD de keçiler yetişkin ağaçların bulunduğu ormanlık alanlara bilinçli olarak otlatılmaktadır.

Keçi giderse kene gelir

-Ü lkemizde kene tarafından ısırılan insanların ölümüne şahit olunmaktadır. Kenenin, bu kadar yaygın olmasının nedenleri arasında kırsal yöredeki hayvan sayısının az olması ya da azaltılmaya çalışılmasıdır. Kenenin en büyük düşmanı kuşlar ve açık alanda gezinerek beslenen kümes hayvanlarıdır. Normal olarak kene insanlara saldırmaz ve ısırmaz. Ama konukçu olarak beslenemeyeceği hayvan bulamadığı zaman insana saldırmaktadır.

Anne sütüne en yakın süt, keçi sütü

-Keçinin hiçbir evcil hayvanın ulaşamayacağı ve otlayamayacağı bitki türlerini yiyerek ana sütüne en yakın kalitede süt ve et üretebilen tek evcil hayvandır. Keçi, otlama yoluyla bileşeni olduğu ekosistemler üzerinde etkili olmakta ve tür zenginliğini olumlu yönde etkileyerek biyolojik çeşitliliğe katkı yapmaktadır.

Türkiye`de azaltılıyor, dünyada yüzde 60 artıyor!

-Son yirmi yılda, Türkiye keçi sayısında önemli düzeylerde azalma gözlemlenmektedir. Hayvan sayısında azalma, birim verimlilik artışı konusundaki etkinliklerinin de başarılı olmaması nedeniyle toplam et, süt ve deri üretimimizde önemli gerilemeler yaratmıştır. Dünyada ise Türkiye`nin tam aksine bir süreçişlemekte olup, dünyadaki keçi sayısı yüzde 60 artmıştır. Günümüzde Amerika ve Avrupa`nın bazı ülkelerinde et ve inek sütü üretimi oldukça fazla olmasına rağmen keçi yetiştirmek için özel çiftlikler kurulmaktadır. Bu çiftliklerden elde edilen sütler oldukça yüksek fiyatlarla satılmaktadır.

Adaptasyon ve dirençsembolü

-Keçiler kötü çevre şartlarında kolaylıkla yetiştirilebilmektedirler. Diğer çiftlik hayvanları tarafından değerlendirilemeyen dağlık bölge meralarını değerlendirebilirler. Diğer çiftlik hayvanları tarafından değerlendirilemeyen kaba yemleri değerlendirebilirler. Et, süt, kıl, tiftik, deri, post, barsak, gübre gibi çeşitli amaçlarla kullanılabilen çok sayıda ürüne sahiptirler. Bitkisel üretim yapılacak arazisi bulunmayan orman içi ve kenarı yerleşim birimlerinin en önemli ve tek geçim kaynağıdır. Büyükşehir kenarı ve yakınında yaşayan düşük gelirli yetiştiricilerin süt ve et gereksinmesinin karşılanmasını sağlar. Yetiştiricinin her an kolaylıkla paraya dönüştürebileceği hayvanlardır. Basit ve ucuz maliyetli barınaklarda yetiştirilebilirler. Adaptasyon ve hastalıklara dirençyetenekleri yüksektir.

Küresel ısınmaya karşı kil keçisi

-Önümüzdeki yıllarda küresel ısınma ve kuraklık, insanoğluna birçok olumsuzluklar getirecektir. Konya Ovası`na bakınız, çöl görünümüne almaya başladı. Küresel ısınma ve kuraklık bazı bitki ve hayvan türlerinin yok olmasına neden olacaktır. Kuraklığa dayanaklı türler ise ayakta kalabilecektir. Kıl keçisi, kuraklığa ve susuzluğa dayanaklı bir hayvan olup, yine kuraklığa ve susuzluğa dayanaklı odunsu bitki türleriyle beslenmektedir.

Ormancıların keçi politikası nasıl?

-Ormanlardan faydalanmak sadece endüstriyel odun elde etmek değildir. Ormanlık alanlardan ülke ekonomisine ekolojik dengeler içinde fayda sağlayan her türlü faydalanma şeklini planlı ve sürdürülebilir bir şekilde yapılması sağlanmalıdır. Ormancılık, keçi hayvancılığını araştırma yapmadan ortadan kaldırma politika önceliklemektedir.

Türkiye, keçilerini yok etmekle meşgul

-Keçi bir orman ürünüdür nasıl yaylaların yüzde 64`ünün erozyona açık ve yüzde 70-80`ninin bozuk ve verimsiz olmasının sebebi kontrolsüz koyun otlatmasıdır. Yaylaları iyileştirmek için koyunları ortadan kaldırmak ne kadar mantıkla bağdaşmaz ise ormancılık içinde keçiyi ortadan kaldırmak o kadar isabetsiz bir anlayıştır. Bugün dünyada en çok tüketilen et keçi eti ve hatırlanması gereken bir diğer önemli nokta, keçinin koyun ve inek gibi hayvanlara oranla çok daha zor şartlarda ve susuz alanlarda yaşayabiliyor olmasıdır.

Ü lke için zorunluluk

-Ormanlarımız yenilebilen bir doğal kaynağımız olarak sürdürülebilir kullanım mantığı ile çok yönlü faydalanma esas alınarak planlanmalıdır ve işletilmelidir. Ü lke ekonomisi, nüfus artışı sağlıklı beslenme göz önüne alınarak otlatma fonksiyonu da göz önünde tutularak planlı otlatmaya açılmalıdır. Ü lkemizde yapılan başıboş ve plansız keçi hayvancılığını zaman- mekân ve taşıma kapasitesi düzenlemesi yaparak sürdürülebilir hale getirmek ülke ekonomisi ve yöre insanı için bir zorunluluktur.

Türkiye hızla ve çarpık biçimde kentleşiyor. Kırsaldaki yaşam döngüsü son on yılda tuzla buz olmaya başladı. Anadolu`nun kadim köklerinden beslenerek son bin yılda ürettiği kültürel doku da bu hengamede eriyip gidiyor. Kırsaldaki sosyal ve kültürel dokuyu besleyen en önemli araçlardan biri sayıları milyonları bulan keçilerdi. Ancak Türkiye son on yıldır akıllara zarar bir keçi tartışmasının içine girildi. Galiba bizden olan her şeyi yavaş yavaş yok ediyoruz desek yalan olmayacak . 2011 Şubat`ında Meclis`te kabul edilen Torba Yasa ile yaklaşık 40 yıldır ormanlık alanlara girişi yasaklı olan keçilere denetimli serbestlik` getirildi. Ancak bu düzenleme Bakanlığın keçilere bakış açısını pek de değiştirmedi.