Değerli okuyucularımız,

Türkiye`nin otomobili vatanımıza milletimize hayırlı olsun; Türkiye hemen her alanda artık çağın gerektirdiğini yakalamak hatta çağı aşmak zorunda;

Bu askeri alanda, savunma alanında, otomobil gibi sanayi alanında olduğu gibi sağlık alanında da artık olmazsa olmazımızdır;

Bugün bu duyguyla sizlere sağlık alanında dile getirilen ve aslında projelendirilerek uygulamaya geçilmek üzere çalışmaların da başlatıldığı bir gelişmeden söz etmek istiyorum;

 

Transdisipliner sistem

Biyo-teknoloji ABD`yi ve üniversitelerini ayağa kaldıran projedir. Bunun devlet desteği ile sübvanse edilmesi de elzemdir. Yoksa orta gelir tuzağından kurtulmamız mümkün değildir.
Biyo-teknoloji sağlığın her alanında şarttır. Örneğin şu anda toplumun % 8`i yaşlı iken 2023 yılında bu oran maalesef % 10,5`e çıkacaktır.

Ve biz de artık yaşlı bir toplum olma yoluna girdik. Bu sebeple ilaçta cihazda aşıda tıbbi medikal alanlarda ve biyo-teknolojinin tüm sahalarınsa dışa bağımlılıktan kurtulmamız da elzemdir.

İki bin yılının başında adı konulan milenyum asrı; Aynı zamanda transdisipliner dönemi de beraberinde getirmektedir;

Multidisipliner dönem henüz uygulanamadan bitmiştir. Bu çağın gelişimindeki baş döndürücülüğe de ibret verici büyük bir gelişmedir;

 

Önce multidisipliner sistem denildi

Nedir multidisipliner yaklaşım? Şöyle örnek vermek gerekirse sağlıkta sağlık çalışanları hastalara tedavi imkânı sunmak üzere konuşlandıklarında hemen her biri bir branşın doktoru hekimi idi; Hastalar rahatsızlıklarına göre kimi nörolojiye, kimi dâhiliyeye, kimi romatolojiye, hematolojiye, kimi onkolojiye vb. gidiyorlardı; Ama artık insanların tedaviye cevap verme hızı ve oranı her geçen gün azalıyor, hatta bazen imkânsızlaşıyordu;

Buna kendi kliniğimizden örnek vermek gerekirse akupunkturun duayeni hocamız Dr. Nüzhet Ziyal`in şu tespitini dile getirebiliriz. Hoca diyordu ki: 'akupunkturu ülkemizde hastalarıma uygulamaya başladığım ilk yıllarda hastalarımızdan beş altı seans sonra iyileşme adına sonuçalıyordum; Aradan geçen sekiz on sene içerisinde hastalardan aynı sonucu neredeyse 15 seansta almaya başladım; İleri senelerde bu seans sayısı 20`ye çıktı; Yine aynı şekilde seans sürelerinde de benzer süreleri yaşadım; İlk seanslarda 7 dakikada hastadan cevap alırken zaman içerisinde hastalara yarım saat akupunktur seansı bile yetmemeye başladı;

 

Bu niye böyle oldu?

Çünkü insanımızı yaşadığı çevre, yediği doğal olmayan besinler ve katkı maddeleri bulunan endüstriyel gıdalar, içtiği sağlıksız su ve benzeri içecekler, bulunduğu elektromanyetik ortamlar, bin bir çeşit gazın kimyasalın vb. karıştığı hava kirliliği, stres ve aşırı uykusuzluk, modern şehrin zor hayat şartları inanılmaz derecede yoruyor. İnsanımız bunca yükün altında eziliyor. Bir pilin bitip tükendiği gibi tükeniyor;

Hocamızın bu örneğini naklettikten sonra konumuza dönelim. İşte çağın getirdiği bunca sorun altında her yönden her alandan olumsuz etkilenen hastalara artık hekimlerin kendi branşlarıyla yardımcı olmaları imkânsızlaşmaya yetmemeye başlayınca her branşın hekiminin ortaklaşa yaklaşım sunmasını amaçlayan multidisipliner sağlık sistemi söz konusu olmuş, gündeme getirilmişti; Bu tür uygulamalar bazı hastanelerde yapılmış olsa da sağlık alanında her tarata uygulanabilirliği ne yazık ki birçok bakımdan mümkün olmamıştı;

Sağlık sistemi baş döndüren teknolojiyle birlikte kendisi de sürekli değişim dönüşüm ve gelişim yaşarken işte bu hastaya multidisipliner yaklaşım sistemi de başlamadan demode olmaya gelişen sağlık sisteminde arzu edilen ve hedeflenen çalışma şeklini karşılamamaya başladı;

Çünkü multidisipliner yaklaşım demek aynı alanda iki veya daha çok ayrı profesyonel grubun çalışmasıydı ve bir bakıma teknisyenlik yaklaşımıydı;

 

Nedir transdisipliner sistem?

Ama artık adına transdisipliner çalışma denilen bir döneme gerildi; Transdisipliner yaklaşımda bu defa farklı disiplinlerdeki uzmanların hepsinin bir sorun ya da çözümlenmesi gereken bir duruma odaklanması durumuydu;

Bu o kadar geniş bir alanı kapsıyordu ki tıp ve tıp dışı tüm alanların hatta mühendisliğin, fiziğin, kimyanın, sosyoloji vs. bir araya gelmesini bile zorunlu tutan bir sistemdi;

Bu sistemin tarihsel olarak ilk örnekleri ABD`de görülmüş ulusal program olarak bütüncül bir yaklaşımla çocuğu destekleyen Head Start programı bir başlangıçoluşturmuştu.

Dolayısıyla bu program çocuğa, aileye ve topluma yönelik hizmetler sunmuş, eğitim, sağlık, beslenme ve ruh sağlığı hizmet alanlarında farklı disiplinlerdeki meslekleri bir araya getirmiş önemli bir erken müdahale programı olarak çok beğenilmişti;

 

Öğrenmeye değil hatırlamaya ihtiyacımız var

Biz bu gelişmeleri incelediğimizde hemen dedik ki:

Bizim millet olarak öğrenmeye değil hatırlamaya ihtiyacımız var;

Gerçekten bugün adına transdisipliner denilen sistem şöyle yedi birkaçasır geriye gidildiğinde Osmanlı tıbbında, Uygur tıbbında çok rahatlıkla uygulanan bir sistem değil miydi?

Yani eskiden hekim dediğimiz insanlar aynı zamanda bu disiplinlerin hemen hepsinde bugün doktora sahibi denecek kadar bilgi sahibi kimseler değil miydi?

Bir İbni Sina, bir Farabi döneminin tüm ilimlerinde ilim sahibi kimseler değil miydi? Evet eski hekimler tüm bu konularda fizik ve metafizik alanlarda eğitim aldıktan sonra tıbbi öğreniyordu

Bugün baktığımızda çok iyi bir hekim, bilgisayar yazılımından anlamıyor, çok iyi bir fizikçi, tıptan anlamıyor, tarihçi edebiyattan yani hiçbir alan bir diğer alandan hiçbir şey anlamasa da kendi alanında bilim adamı olarak kabul ediliyor;

Oysa artık dünyada nasıl ki sanayide 4.0 devrimi ile bütün dünyadaki makinelerin birbiriyle online bağlantısı hedefleniyorsa sağlık alanında da tüm gelişmeleri sadece hekimlikle takip edebilmek artık mümkün gözükmediği için insan sağlığına her alandan bilim transferi yaparak topluca yaklaşım sunmak gerekiyor;