Sizi çok iyi anlıyoruz; Sabahları kalktığınızda her tarafınız kırılıyor; Adım atacak hâliniz olmuyor. Birkaçaydır şöyle dizlerinizi büküp de oturamıyorsunuz. Dizlerinizi bükerken çıtır çıtır ediyor. Bileklerinizde ve parmaklarınızda inceden inceye bir sızı var. Eklemlerinizde sürekli bir ağrı var; Haklısınız; Vücudunuz feryat ediyor; Vücudunuzu niye böyle hareketsiz bıraktınız ki?

Siz hiçmerdiven çıkmıyor musunuz? Hep asansör mü kullanırsınız? İş yerinizde sürekli sandalyede oturur gibi dizleriniz sabahtan akşama kadar hep bükük mü kalır? Haydi işinize yürüyerek gitme imkânınız yok, iş yerinde olsun arada bir kalkıp şöyle hiçdolaşmaz mısınız? Siz hiçhareket ettirmez misiniz bedeninizi? Ama kendinize çok haksızlık ediyorsunuz.

- Niye mi? Bakın gözlerinizi görme eyleminde kullanıyorsunuz. Elinizi her işte kullanıyorsunuz. Kulağınızla duyuyorsunuz. Peki, ayaklarınız sadece sizi ayakta tutmak için mi? Beliniz sadece dik durmanızı sağlamak için mi? Eklemleriniz hiçkullanılmayacak mı?

Sürekli hareket etmeyen diz eklemi elbette bir süre sonra hareket etmeyi unutacaktır. (Çünkü hareket etmeyen diz bölgesi daha az kan alacaktır. Bağ dokuları tembelleşecek ve sertleşecektir.) El ve kol bilekleriniz görevini unutmaya başlayacaktır. O zaman ne olacaktır? İşlemeyen o bölgeler pas tutacaktır. (Kireçlenecektir.) Tıpkı işlemeyen demirin pas tuttuğu gibi;

 

Hemen kendinizi suçlamayın

Hemen kendinizi suçlamayın. Tamam, şimdiye kadar bilmeden vücudunuzu ihmal etmişsiniz. Ama inanın bu ihmali yapan bir tek siz değilsiniz. Bilimsel araştırmalara göre ülkemizde en az yedi milyon insanımızda ve elli yaşın üzerindekilerin hemen yarıya yakınında bu şikâyet var.

Kendimizi düşündüğümüz mü var? İşte, ağrımız sızımız da olmasa sağlığımız aklımıza bile gelmiyor. Ama ne yapalım arkadaş, şehir hayatı bizi sanki robot yaptı. Ne doğru dürüst yürüyüş yapacak bir alana sahibiz, ne spor yapma imkânımız oluyor. Tıkılmışız apartman katlarına... İşte akşam evdeyiz, sabahleyin de bin arabaya, doğru işe;  

E iş yerimizde de hareket etme imkânımız yoksa; Masa başında bir iş yapıyorsak; Öyle olunca da ister istemez o güzelim vücudumuzu ihmal etmiş oluyoruz. Her organ görevini yapacak. Sağlık bu, hiçbir şeye benzemiyor; Sağlıklı olmak için vücuttaki her organ görevini yapacak. Nasıl mı? Anlatalım;

Kalp kendi kendine çalışıyor. Midemiz de maşallah ne yersek hazmediyor. Gözümüz görüyor, kulağımız duyuyor. Peki ya dizlerimiz? Ya kollarımız? Ya ayaklarımız, ayak bileklerimiz? Belimiz, omzumuz? Bunlar vücudun üvey organı mı?

Onların suçu, siz istemeyince hareket edemiyor olması mı? Ama onlar da vücudun olmazsa olmaz organları değil mi? Bir memur düşünün ki sabahtan akşama kadar masa başında oturuyor. Akşama kadar sandalyedeki bir insanın dizi sekiz saat sürekli bükülü kalırsa o eklem yeri hareketsizlikten pas tutmaz mı? 

Bu kişinin dizleri hareketsizlik sebebiyle özelliğini kaybetmez mi? Hiçeğilip doğrulmayan, yürüyüş yapamayan kişinin boynu, omuzları beli hareketsizlik sebebiyle özelliğini kaybetmez mi? Kaybeder; Onlar da bu vücudun organıdır. Onlar da hareket hâlinde olmalı. 

 

İnsan hareketsiz kalamaz, kalmamalı

İnsana yapılacak en büyük kötülük onu hareketsiz bırakmaktır. Bir insan yürüyüş yapmıyorsa, asansör alışkanlığı sebebiyle hiçmerdiven çıkmıyorsa, beden hareketi yapacak bir işte çalışmıyorsa, sadece masa başı iş veya beyin işi yapıyorsa, o kişi ister istemez kendini gerçekten ihmal ediyor demektir.

Eğer ayaklarınız var da yürümüyorsanız ayaklarınıza yazık ediyorsunuz. Kollarınız var da hareket ettirmiyorsanız onlara da yazık ediyorsunuz. En basitinden sizi ayakta dik tutmaya yarayan belinizi, hep oturur vaziyette tutuyorsanız, bilmeden kendinize yazık ediyorsunuz.

Kireçlenme (osteo artrit) nedir?

Kireçlenme Romatizmal hastalıkların en sık görülenidir. Kadınlarda erkeklerden daha fazladır ve genellikle menopoz dönemine rastlar. Halk arasında kireçlenme denilir ama tıbbi anlamda adı osteo artrit'tir. Eklem çevresinde ağrıya ve şişliğe yol açar. Hareketlerde kısıtlanma ve zorlanma yapar. Kronik bir hastalıktır. Yaş ilerledikçe görülme sıklığı artar. 

 

Neler sebep olur?

Kireçlenmenin birçok ve kişiye özel sebepleri vardır. Kiminde kalıtımsal olarak da meydana gelebilir. Ama bir genelleme yapılacak olursa, 

&bull Hareketsizlik, 

&bull Aşırı şişmanlık,

&bull Eklemlerin aşırı kullanılması, 

&bull Yaşlılık,

&bull Metabolik hastalıklar,

&bull Mikrotravmalar, (Asfalt delme makinesi ve benzeri kompresör kullananlarda kollarda ve bütün vücutta yaşanan titreme ve sarsıntı, ileride kireçlenmeye sebep olur.)

&bull Romatizmal hastalıklar.

 

Hangi yaşta görülür?

Bu konuda da rahatsızlık aslında kişiye özel bir durumdur. Ama bilimsel araştırmalara göre bir orantı yapacak olursak: 

&bull Otuz yaş ve altındakilerde görülme ihtimali: %1-3

&bull Kırk yaş ve üzeri olanlarda görülme ihtimali: %8-12 

&bull Altmış yaş üzerindekilerde görülme ihtimali: %40-50

&bull Yetmiş ve üzerindekilerde görülme ihtimali: %60-70

 

Nerelerde olur?

&bull Dizlerde, eklem yerlerinde görülür,

&bull Özellikle parmak eklemlerinde görülür,

&bull Ayak bileklerinde görülür,

&bull Boyunda görülür ki bütün bunların en etkili tedavisi akupunktur ve lazer akupunkturu tedavisidir.

 

Belirtileri nelerdir?

&bull Eklem yerleri ve çevresinde ağrı, 

&bull Eklem yerleri ve çevresinde şişlik, 

&bull Diz bükümünde ya da belirli hareketlerde çıtırtı sesi, 

&bull Sabahları eklem yerlerinde bir tutukluk oluyorsa,

&bull Hareket kısıtlığı yaşanıyorsa, kireçlenmeden söz edilebilir.

 

Ne yapmalı?

&bull Bu tür şikâyeti olan kimseler aşırı ve ani hareketlerden mümkün olduğunca kaçınmalı,

&bull Yavaş ve düzenli hareket etmeli, 

&bull Düzenli yürüyüşler yapılmalı, 

&bull Ağrı olmayacak derecede egzersiz yapmalı, 

&bull Akupunktur tedavisi, kaplıca tedavileri, tabii gıdalar, bitkisel tedavi gibi birçok alternatif yöntemden faydalanmalıdır.

 

Spor yaparken dikkat!

&bull Futbolcular dizlerine, ayak bileklerine ve ayaklarına dikkat etmeli, 

&bull Maratoncular dizlerine ve kalçalarına dikkat etmeli,

&bull Güreşçiler boyun, diz ve dirseğe dikkat etmeli, 

&bull Bisiklet kullananlar ise dizlerine dikkat etmelidir.

 

Akupunktur ve kireçlenme tedavisi

Kireçlenmenin tedavisinde, akupunktur tedavisi bilinen tedaviler arasında en evvel akla gelen alternatif yöntemdir. Çünkü akupunktur eklem yerlerindeki çapraz bağları ve bağ dokularını kuvvetlendirip, kanlanmasını sağlar. Boyundaki yapısal bozukluğu tedavi ederek, beyne kan ve oksijen gitmesini sağlar. Sindirim sistemini düzenleyerek hastanın kabızlık, gaz, şişkinlik gibi şikâyetlerini ortadan kaldırır. 

Ödem çözücü özelliği sayesinde, kireçlenme olan bölgelerde kıkırdak doku ve çevresini rahatlatır, böylece o bölgelerde damar ve sinirlere yapılan baskıyı önler. Kasların bağların eklem ve eklem kapsüllerinin beslenmesini ve çalışmasını sağlayarak fleksibiliteyi yani esnekliği arttırır. Kireçlenme durumunda, zaman içerisinde o kireçlenen bölgenin kanla beslenmesinde yetersizlik görülür. 

Bununla birlikte hareket azlığı yaşanır. Akupunkturla o bölgenin kanla beslenmesini sağladığımızda, zaman içerisinde sorunlu eklemler ve çevresindeki bağ dokuları tedavi edilmiş olur. Rahat hareket etme imkânı sağlanır. Böylece kireçlenme vakasından kaynaklanan sorunlar giderilmiş veya en aza indirilmiş olur. Eklem sıvısı normal salgılanmaya başlar. Eklemde sürtünme, şişlik ve sıcaklık artışı yok olur. Akupunktur tedavisinin bilinen ciddi bir yan etkisi yoktur.