Değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir. Basketbol da dönem dönem bu değişimlerden payını alan bir spor dalı. Belli dönemlerde parkede sizi başarıya taşıyan bazı özellikler bir başka dönemde sıradanlaşabiliyor. Örneğin savunmanın pek önemli olmadığı 80`li yıllarda pivotlar ve şutunu yaratabilen kısalar önemliydi. Oyun yavaş oynanıyor, takımlar dar rotasyonla 6/7 kişilik ana çekirdekle mücadele ediyordu. 90`lı yılların ortasından itibaren savunma sertliği ve fizik güçöne çıktı. 80`li tekniği yüksek şutörlerinin yerini Michael Jordan, Karl Malone gibi fiziği güçlü isimler aldı. Oyun hala yavaş oynanıyor, yarı sahada etkili olan oyuncular ligin zirvesinde yer alıyordu. 2000`li yıllarda da aynı anlayış devam etti. Bu dönemin kahramanları Shaquille O`Neal, Tim Duncan ve Kobe Bryant gibi isimler oldu.

Günümüzde ise bambaşka bir basketbol anlayışı hâkim. Oyun çok hızlandığı için artık dar rotasyonla oynamak mümkün değil. 80 maçlık normal sezonda, takımlar 12/13 kişilik rotasyonlarla mücadele ediyor. Atletizm, sürat, savunma sertliği ve şut atmak oyunun olmazsa olmazı. Basketbol o kadar hızlı oynanır oldu ki atletizmi üst düzey olmayan bir oyuncunun 20 dakikadan fazla sahada kalması neredeyse imkânsızlaştı. Aynı şekilde pozisyonu ne olursa olsun şut sokamayan bir oyuncu takımının yumuşak karnı konumunda. 2.06`lık boyu, çok iyi saha görüşü, pas yeteneği ve üst düzey atletizmine rağmen Ben Simmons, şut sokamadığı için özellikle playofflarda zorlanıyor. Rakip savunmalar savunmada onun şutunu riske ederek diğer oyunculara ikili sıkıştırma getiriyor. Şayet şutunu yeterli seviyeye çıkaramazsa Ben Simmons hiçbir zaman bir yıldız olamayacak.

Peki, bütün bu özeliklere yeterince sahip olmadan yıldız olmak mümkün değil mi? Her durumun olduğu gibi bu durumun da istisnası elbette var. Örneğin Denver Nuggets`ın en önemli oyuncusu Nikola Jokic. Sırp pivot fazla kiloları, sınırlı atletizmi ve neredeyse zıplamadan oynaması ile ilk bakışta 'sahada ne işi var' dedirtiyor ancak topu eline aldığında yaptıklarıyla izleyenleri kendine hayran bırakıyor. Mükemmel bir pas yeteneğine sahip olan Jokic her şekilde pas verebiliyor. Omzunun yanından, belinin arkasından, havadan, yerden sekerek topu arkadaşlarıyla buluşturabilen Nikola Jokic için pas vermek adeta bir sanat. Jokic`in takım arkadaşları potaya doğru topsuz kat ettiğinde, Sırp pivotun boş bir turnike için onları bulacağını biliyor. Nuggets koçu Mike Malone oyuncusunu şu sözlerle anlatıyor 'Kimsenin üstünden smaçvurmuyor belki veya savunmacısının yanından geçip gitmiyor. Ancak onu özel kılan pas yeteneği ve her açıdan şut atabilmesi. Jokic`i izlerken zevk alıyorsunuz.'

Sırp yıldız ortalama 30 dakika sahada kalıyor. Bu sürede 16 sayı, 10 ribaund ve 6 asistlik katkı yapan Jokic yılda 30 milyon dolar kazanıyor. Bütün dezavantajlarına rağmen yılmadan çalışan 24 yaşındaki pivot, sahada yaptıkları ve elde ettiği başarılarla büyük bir ilham kaynağı.